Ebu Bekr’i çağırayım mı?

Bir gün Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hazretleri;
“Yâ Âişe! Dilerim ki, eshabımdan bazısı yanıma gelsinler. Onlara bazı söyleyeceklerim vardır” buyurdu.
Sordum:
“Ebu Bekr’i çağırayım mı?”
Bir şey demedi. Bildim ki onu istemez.
“Ömer’i çağırayım mı?” dedim.
Bir şey demedi.
Bildim ki onu da istemez.
“Amcanoğlu Ali’yi çağırayım mı?” diye sordum.
Bir şey söylemedi.
“Osman’ı çağırayım mı?” dedim.
“Çağır gelsin!” buyurdu.
Gidip çağırdım.
Hemence geldi.
Resulullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) huzur-ı şerifinde durdu. Resulullah hazretleri ona bazı şeyler söyledi.
Baktım, rengi değişti.
Yine bir şeyler söyledi.
Rengi eski halini aldı.
Hazret-i Osman’ın (radıyallahü anh) evini muhasara ettiler.
O gün ona;
“Niçin karşılık vermezsin?” dediler.
Cevabında;
“Resulullah bu hususta bana çok söz söylemiştir. Ben bu belaya sabrederim” dedi.
Hazret-i Âişe;
“Benim zannım şöyledir ki, Hazret-i Habib-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) o vakit ona bu kıssayı haber vermiştir” buyurdu.
Emîr-ül müminîn Osman (radıyallahü anh) hakkında rivayet olunur. Resul-i Ekrem;
“Eğer kırk kızım olsa idi, cümlesini birbiri ardınca, hiçbiri kalmayıncaya kadar Osman’a verirdim” buyurdular.

Comments are closed.