Ebû Hafs-ı Bermekî

Ebû Hafs-ı Bermekî hazretleri, Hanbelî mezhebi Hadîs ve fıkıh âlimlerinin büyüklerinden olup, zühd ve takvâ sahibidir. 389 (m. 999)’da vefât etti. Tasavvuf ilminde de büyük âlim olan  Ebû Hafs-ı Bermekî, evliyâlığın yüksek derecelerine kavuştu. Sohbetlerinde buyurdu ki:

Bana cenâzenin hafifliğinden ve ağırlığından soruldu. Onlara dedim ki: Cenâze, şehîd olan bir kimse olduğu zaman hafif olur. Çünkü şehîd, hayat sahibidir. Diri olan, ölü olandan daha hafiftir. Nitekim Allahü teâlâ Âl-i İmrân sûresi 3. âyetinde meâlen; “Allah yolunda öldürülenleri, ölüler zannetmeyiniz. Bilakis onlar Rablerinin katında diridirler, rızıklandırılmaktadırlar” buyurdu.
Ebû Hafs-ı Bermekî şöyle bildiriyor: İbrâhîm bin Edhem, “İnsânların kötülerinden, arslandan kaçar gibi kaçınız. Fakat Cum’a namazını ve beş vakit namazı cemâatle kılmayı kaçırmayınız” buyurmuştur.
Yine o şöyle anlatıyor: Ömer bin Hattâb (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Bir kimse Allahü teâlâdan korkarsa, öfkesini açığa vurmaz, onu yener. Allahü teâlâdan korkan kimse, istediğini yapamaz. Kıyâmet gününde insanların yaptıklarından hesaba çekilmesi ve kötülüklerinin cezalandırılması olmasaydı, bu dünyâda gördüğümüz şeylerden başkası olur, âlemin nizâmı bozulurdu. Nizâm ve intizâm kalmazdı.”
Yine o anlatıyor: Bişr bin Haris dedi ki: İbrâhîm bin Edhem, dağdan gelirken görüldü ve kendisine, “Nereden geliyorsun?” diye sorulduğunda, Allahü teâlâdan geliyorum dedi ve şu şiiri söyledi:
“Allahı dost edin, insanlara yaklaşmaktan kaçın!/O’nu anmakla meşgûl ol, çünkü onda şifâ var./Takdîr ettiği şeye râzı ol, bunda ihtiyâçsızlık var.”
Bir kerresinde de şöyle anlattı: Hüseyn bin Fehmî, “Biz Ma’rûf-i Kerhî’nin hasta olduğunu susmasından; sıhhatli olduğunu da inlemesinden anlardık” diye bildirmektedir.
Yine buyurdu ki: “Bayrama “Îyd” denilmesinin sebebi, her sene sevinç ve neş’e ile dönüp tekrarlanmasındandır.”
Yine şöyle anlatıyor: Ebû Ömer, bize dâima “Yâ zel-celâli vel-ikrâm” demeyi tavsiye ederdi.
Kendisine soruldu ki: “Dünyâda hangi şey sana daha çok sevgilidir?” Cevâbında: “Dünyâda zevk duyduğum tek şey, din kardeşlerime iyilik etmek sûretiyle gönüllerini sevindirmektir” buyurdu. Diğer bir rivâyette de: “Dünyâda en çok sevdiğim şey, din kardeşlerimle buluşup sohbet etmek ve onların gönüllerine sevgi, neş’e yerleşmektir” buyurdu…