EDİRNE KADISI Muhyiddîn Acemî Efendi

Muhyiddîn Acemî Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Sultan İkinci Bâyezîd devrinde yaşadı. Molla Gürânî’nin ders halkasında yetişti. İcazet verildikten sonra, bazı medreselerde müderris olarak vazife yaptı. Edirne Kadılığına tayin olundu. Bu vazîfeye devam ederken orada vefât etti. “Sadr-uş-Şeri’a” adlı eserin “Şehîdlik” babına yazdığı risalesi vardır. Bu eserinde şöyle anlatır:

Üç türlü şehit vardır: Âkıl ve bâlig bir Müslüman, harpte din düşmanları ile, Allah için cihâd ederken, düşman tarafından, sulhta âsîler, yol kesiciler, şehir eşkıyâları, gece hırsız tarafından, zulümle, haksız olarak, vurucu veya kesici vâsıtalarla öldürülünce, hemen ölürlerse veya Müslümanların ve ehl-i zimmetin canlarını, mallarını korumak için olan çarpışma yerinde bulunan ölü üzerinde yara, kan akması gibi öldürülme alâmetleri görülürse veya şehirde öldürülmüş bulunup, kâtili bilinir ve kısas yapılması lâzım gelirse, bunlara (Dünya ve âhıret şehidi) ve (Tâm şehit) denir.

Tâm şehit yıkanmaz. Kefene sarılmaz. Kefen miktarından fazla olan elbisesi soyulup, çamaşırı ile defnolunur. Cenâze namazı, Hanefî’de kılınır. Şâfi’î mezhebinde kılınmaz. Âhirette de şehit sevâbına kavuşurlar.

Boğularak, yanarak, garip, kimsesiz olarak, duvar ve enkaz altında kalarak ölenler ve ishâlden, tâûndan, lohusalıkta, sara hastalığından, Cum’a gecesinde ve gününde, din bilgilerini öğrenmekte, öğretmekte ve yaymakta iken ölenler ve âşık olup, aşkını, iffetini, nâmusunu saklarken ölenler, zulüm ile hapsolunup ölenler, Allah rızâsı için müezzinlik yaparken, İslâmiyete uygun ticâret yaparken, çoluk çocuğuna din bilgisi öğretirken ve ibâdet yapmaları için çalışırken vefât edenler, her gün yirmi beş kerre (Allahümme bârik lî filmevt ve fî-mâ ba’d-el-mevt) okuyanlar, Duhâ yani kuşluk namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta da vitir namazını terk etmeyenler, ölüm hastalığında, kırk kerre (Lâ ilâhe illâ  ente sübhâneke innî küntü min-ez-zâlimîn) okuyanlar, her gece Yasîn okuyanlar, abdestli olarak yatanlar, devamlı olarak mudârâ edenler [yani dîni korumak için dünyalık verenler], gıdâ maddeleri getirip ucuza satanlar, soğukta gusül abdesti alınca hastalanıp ölenler, her sabah veya akşam devamlı olarak üç kerre (E’ûzü billâhissemî’il’alîmi mineş-şeytânirracîm…) ile (Haşr) sûresinin sonunu [Hüvallahüllezî’yi] okuyanlar (Âhıret şehîdi) olurlar.