“Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir…”

“Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir…”



Cennetle müjdelenen bu mübarek insanları sevmediği gibi üstelik bir de aşağılayan ve kendilerine “din adamı” denilen kimseler gizli din düşmanıdır!..

 

 

Bildiğiniz gibi, Peygamber efendimizin arkadaşlarına; kadın veya erkek, çocuk veya büyük bir Müslüman, Resûlullah efendimizi çok az da olsa bir kere görürse, kör olan, bir kere konuşursa ve iman ile vefat ederse buna “Sâhib” veya “Sahâbî” denir. Birkaç tânesine “Eshâb” veya “Sahâbe” denir.

Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü, Eshâb-ı kirâmdır. Her birinin ismini hürmetle, saygı ile söylemeli ve “radıyallahü anh=Allah ondan razı olsun” demelidir.

Eshâb-ı kirâmın üstünlüğü ile ilgili, bir âyet-i kerîmede meâlen buyuruldu ki:

“Siz ümmetlerin hayırlısısınız.” (Âl-i İmrân sûresi: 110)

Resûlullah efendimiz, Eshâbından hiçbirinin sonradan kâfir olmayacağını, yani Müslümanlıktan çıkmayacağını, hepsinin Cennete gideceklerini haber verdi… Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruldu:

“Eshâbım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız, hidâyete kavuşursunuz.”  [Deylemi]

Bedir savaşı, Müslümanlar ile müşrikler arasında yapılan ilk harpti. Bu harbe katılan Eshâb-ı kirâmın gösterdikleri cesâret, sabır, fedakârlık ve Resûlullaha olan bağlılıklarından dolayı, Allahü teâlâ, Bedir harbine katılan 313 Sahâbînin, Cennette kavuşacakları nimetleri haber vermiştir…

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Bakî kabristanını ve Uhud şehîdlerini ziyaret ederdi. Hindistan’ın büyük âlimlerinden, Abdülhak-ı Dehlevî “rahime-hullahü teâlâ”  Fârisî (Medâric-ün-nübüvve) kitabında Uhud gazvesini anlatırken buyuruyor ki: 

Ebû Ferde “radıyallahü anh” buyurdu ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gün Uhud şehîdlerini ziyaret etti. (Ey ibâdete lâyık olan Rabbim! Senin bu kulun ve Resûlün şâhidim ki, bunlar senin rızânı kazanmak için şehîd oldular!) dedikten sonra, bize dönerek, (Bir kimse bunları ziyâret ederse ve selâm verirse, bunlar o selâm sâhibine cevap verirler. Kıyâmete kadar, böyle cevap verirler) buyurdu. Peygamberimiz, Uhud şehîdlerini ziyârete gider, (Sabrettiniz. Size selâm olsun!) buyururdu.

Uhud gazâsında pek çok Eshâb-ı kirâm, şehîdlik mertebesine kavuştu. Bu gazâda bulunan ve şehîd olan Eshâb-ı kirâmın şecâat ve kahramanlıkları, İslâm târihinin en şerefli kahramanlık destanlarıdır. Kaldı ki, Allahü teâlâ Uhud’da bulunamayanların bile affolduklarını, âyet-i kerîme ile bildirmiştir.

Cennetle müjdelenen bu mübarek insanları sevmediği gibi üstelik bir de aşağılayan ve kendilerine “din adamı” denilen kimseler ya İslam düşmanlarının “maşası”dır ya da “zındık”tır! Yani gizli din düşmanıdır.