Eshâbıma dil uzatmaktan sakınınız!

Peygamber efendimizin Eshâbının hepsini büyük bilmek, hürmet etmek ve iyilikle yâd etmek lâzımdır. Bu büyüklerden hiçbirini fena bilmemeli, kötü sanmamalıdır. Peygamber efendimiz;
(Eshâbıma dil uzatmaktan sakınınız!) buyurmuştur.
Eshâb-ı kirâmı sevmek, Peygamber efendimizi sevmekten ileri gelir. Onlara düşmanlık, Ona düşmanlık olur.

Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri;

“Eshâb-ı kirâma hürmet etmeyen bir kimse, Muhammed aleyhisselâma îmân etmiş olmaz” buyurmuştur.
Şevâhid-ün nübüvve kitabında, şöyle bir hâdise anlatılmaktadır:
“Çocukluğumda râfizî, Eshâb-ı kiramdan bâzılarına düşmanlık eden bir hocam vardı ve beni de râfizî yapmıştı. Bir gece rüyâmda kıyâmet kopmuş gördüm. Bütün insanlar Peygamber efendimizin huzûrunda toplanmış, şefâat ricâ ederlerdi. Ben de, şefâat istemek için huzurlarına vardım. Sağ yanında nur yüzlü, selîm ve hilm sâhibi bir ihtiyâr, sol yanında da mübârek bir kimse durmakta idi.

Hemen beni gördüler ve;

-Yâ Resûlallah! Bu adam bizden ne ister ki, her gün bize dil uzatıyor, biz bu adama ne yaptık, dediler. Resûlullah efendimiz mübârek elini uzatıp, beni tutmak istedi. Ben kaçtım. Bu ızdırap ve bu korku ile uykudan uyandım. Gördüm ki, bütün saçım, sakalım, kaşım ve kirpiğim dökülmüş. Dört ay dışarı çıkamadım. Dünyanın ilâcını kullandım, aslâ fayda vermedi… Bir gün dostlarımdan biri beni görmeye geldi ve benim hâlimi sordu. Ben de ahvâlimi olduğu gibi anlattım.

O da dedi ki:

-Sen meğer Resûlullah efendimize salevât getirmekten habersizsin. Birkaç gün salevât-ı şerîfe getirmeye devam eyle ve Eshâb-ı güzîn hazretlerine, kalpten muhabbet eyle. Yaptığın kabahatlere tövbe ve istiğfâr eyle. Ümit edilir ki, kısa zamanda bu belâdan kurtulursun… Ben de hemen ibrik getirtip, abdest alıp, sonra iki rekat namaz kılıp, hâlis niyyetle ettiğim işlere nâdim olup, tövbe ve istiğfârla meşgul oldum. Bir hafta olmadan saçım ve sakalım, kaşım ve kirpiğim çıkıp, evvelkinden de çok oldu. Onun için, Eshâb-ı kirâma düşmanlık edenler, dünyada ve âhırette sıkıntıdan kurtulamazlar.”
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
“Eshâb-ı kirâmı çok sevmek, tâzim ve hürmet etmek lâzımdır. Bunun için, isimlerini yazarken, okurken ve işitince, (radıyallahü anh) demek müstehabdır.”
Netice olarak, Eshâb-ı kirâma kıymet vermeyen, hürmet etmeyen kimse, Allahü teâlânın Peygamberine inanmamış olur. Eshâb-ı kirâmı sevmek, Resûlullah efendimizi  sevmek demektir.

Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:

(Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşman olduğu için eder.)