Ev alma, komşu al!..

Komşu hakkını son derece gözetmek, el ile ve dil ile komşulara ezâ edecek, sıkıntı verecek bir harekette bulunmamak, dînimizin emrettiği önemli bir vazifedir…
Komşuluk, insanları ve âileleri birbirine bağlayan mânevî bir bağdır. Bâzan komşular arasındaki bu mânevî bağlara, akrabâlar arasındakinden bile fazla ihtiyaç duyulur. Zîrâ, asrımızda çeşitli işlerimizden dolayı, hemen hemen her gün, hattâ her saat yüz yüze bakarız. Bu sebepledir ki, atalarımız, “Ev alma, komşu al” diyerek iyi komşular edinmemizi tavsiye etmişlerdir.
Aradaki bu güzel bağları koparmak ise, dînimizce hoş olmayan şeylerdir. İnsan, kendi malını, canını ve nâmusunu nasıl korursa, komşusunun malını, canını, iffet ve nâmusunu da öylece koruması, onların haklarına riâyet etmesi lâzımdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrâil aleyhisselâm, komşu hakkı üzerinde o kadar çok durdu ki, komşu ölünce, diğer komşunun mîrasından pay alacağını zannettim.)

ÜZERİMİZDEKİ HAKLARI…
Komşunun komşusu üzerinde on hakkı olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir:
(Borç istediği zaman vermek. Misâfirliğe çağırınca, dâvetine icâbet etmek. Hastalanınca, ziyâretine gidip, hâl ve hatırını sormak. Yardım isterse, yardım etmek. Başına bir belâ gelirse, teselli etmek, üzüntüsünü paylaşmak. Sevinçli günlerinde, sevincine ortak olmak. Ölünce cenâzesine gitmek, defin işleriyle meşgûl olmak. Yolculuğa çıktığı zaman, evini kollayıp gözetmek. Ondan gelecek bütün sıkıntılara katlanmak. Onunla kavga ve münâkaşa etmemek, iyi geçinmek.)
Hasan-ı Basrî hazretleri buyurdu ki: “İyi geçinmek, sadece komşuya eziyet etmemek değil, ondan gelen eziyetlere de sabretmektir.”
Onlara her zaman, hürmet ve saygı göstermelidir. Komşuya hürmet, onunla iyi geçinmektir. Allahü teâlânın kendisine ihsân ettiği rızıklardan ona da vermektir. Onu incitecek söz ve harekette bulunmamaktır.
Bir defasında, Peygamber aleyhisselâm buyurdu ki:
– Vallahi îman etmemiştir, vallahi îman etmemiştir, vallahi îman etmemiştir!
Orada bulunan Eshâb-ı kirâm korkarak sordular:
– Yâ Resûlallah, bu îman etmeyen kimdir?
Peygamber efendimiz şöyle cevap verdiler:
– Kötülüğünden, komşusunun emin olmadığı insan!
Fakir komşular, kendileriyle görüşmeyen, kendilerine yardım etmeyen zengin komşularını, Kıyâmet günü şikâyet edecekler, haklarını isteyeceklerdir. Komşunun çocuklarına şefkat göstermeli, muhtaç olduklarını vermeli, tatlı dil ile de gönüllerini almalıdır. Komşusunun gönderdiği hediyeyi az ve hakîr görmemeli, sevinçle karşılamalıdır…
Dünyada en kıymetli şey, Müslüman, sâlih, Allahü teâlânın ve mahlûkların haklarını bilen ve gözeten komşudur. İyi komşular varsa, Allah onun hürmetine diğerlerine de umumî belâ göndermez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir sâlih Müslümanın hürmetine, komşularından binlerce belâyı, felâketi uzaklaştırır.)
Allahü teala salih komşularımızın sayısını artırsın…

Ali Paşa’ya komşu olmak!
Hekimoğlu Ali Paşa, Birinci Mahmud Han’ın Sadrazamlarındandır… Paşanın, herkes tarafından sevilen bir komşusu varmış. Adamcağız o günlerde çok para sıkıntısı çekmeye başlamış ve evini satmaya karar vermiş. Ancak, evin değeri on bin lira ise, bu yüz bin lira istiyormuş!.. Kendisine “Neden bu kadar fazla istiyorsun?” diye soranlara, “Siz benim komşuma bakın! Benim komşum Ali Paşa’dır. O, bütün mahallenin sıkıntılarına koşar, cömerttir. Ben evin değil komşumun fiyatını söylüyorum!” diyormuş…
Bu laf dönüp dolaşıp Hekimoğlu Ali Paşa’ya ulaşıyor. Paşa, komşusunu çağırıyor ve; “Sıkıntıda olduğunu duydum, ne kadar paraya ihtiyacın var?” diye soruyor. O da lazım olan miktarı söylüyor. Paşa, “Al şu parayı evi bize bırak!” diyor ve ardından da ilave ediyor: “Ben seni hiç buradan gönderir miyim? Ev yine senin olsun. Ben sensiz yapamam; ama sen de bensiz yapamazsın!..”