Evlâdın ana-babaları üzerindeki hakları -2-

Dünkü makâlemizde, evlâdın ana-babaları üzerindeki haklarından bir kısmını zikretmiştik. Hâtırlayacağınız üzere, dün beş madde üzerinde durmuştuk. Bugün de inşâallah aynı konuya devâm edeceğiz:
6- Çocuğun ağlamasından sıkılmamalıdır. Çünkü çocuğun ağlaması, zikir, tehlîl ve Allahü teâlâ için hamddir. Ana-babası için ise duâ ve istiğfârdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Mü’minin çocuğu, ilk 4 ay ‘lâ ilâhe illâllah’, müteâkıp 4 ay ‘Muhammedün Resûlullah’, sonraki 4 ay da, ‘Allahümmağfir lî ve livâlideyye’ [yâ Rabbî, beni ve ana-babamı mağfiret eyle] der.” [R. Nâsıhîn]
7- Çocuk konuşmaya başlayınca, en önce “Lâ ilâhe illâllah” kelimesini ona öğretmelidir. Bunu yedi defa ona telkîn etmelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Çocuklarınız konuşmaya başlayınca onlara ‘Lâ ilâhe illallah’ demeyi öğretin.” [İ. Sünnî]
Mü’minûn sûresinin 116. âyetini, “Âyet-el-kürsî”yi ve Haşr sûresinin sonu olan “Hüvallahüllezî”yi de öğretmelidir. Çocuk sağını solundan ayırmaya başladığı zaman, ona iyi işler yaptırmalıdır. Yaptığı iyi işlerin sevâbı, onu yetiştiren, terbiye eden babasına da verilir.
8- Çocuğa karşı şefkatli davranmalıdır. Peygamber aleyhisselâm, torunu Hazret-i Hasan’ı öperken birisi [Hâbis İbn-i Akra] görüp, “Yâ Resûlallah, benim on çocuğum var, hiç birini öpmem” dedi. Resûlullah Efendimiz, “Merhamet etmeyen merhamet bulamaz” buyurdu. (Buhârî)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Çocuklarınızı çok öpün; onları her öpüşünüzde, Cennetteki dereceniz yükselir.” [Buhârî] “Çocuk kokusu Cennet kokusudur.” [Taberânî]
9- Çocuklar arasında adâlete riâyet etmeli, ayırım yapmamalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Hediyede, ihsânda çocuklarınız arasında eşitliğe riâyet ediniz. Eğer onlardan birini tercîh edecek olsaydım, kız evlâda öncülük tanırdım.” [Taberânî]
10- Çocuklara iyilik etmelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Evlâdınıza ikrâm edin. Ana-babanın sizde hakkı olduğu gibi, evlâdınızın da sizde hakkı vardır.” [Taberânî]
a) Bir kimse, kendisi hayâtta iken, çocuklarından birine, malının hepsini verip diğerlerine vermese, câiz olur. Bu mal, o çocuğun mülkü olur. Diğer çocukların, bundan birşey istemeye hakları olmaz. Fakat babası, sâlih çocukları arasında ayırım yaptığı için günâha girer. (Fetâvâ-yı Hindiyye)
b) Sâlih ve ilim tahsîlinde olan çocuklarına, diğerlerinden daha çok mal vermek câizdir. Salâhları eşit ise, eşit vermelidir. Çocukları fâsık olanın, mallarını onlara mîrâs bırakmayıp, mülkünü sâlihlere, hayrât ve hasenâta vermesi efdaldir. Çünkü böyle yaptığı takdîrde, onların işleyecekleri günâhlara yardım etmemiş olur. (Fetâvâ-yı Bezzâziyye)
c) Fâsık çocuğa, mecbûrî olan nafakadan fazla yardım yapmamalıdır.
11- Çocuğu güzel terbiye etmelidir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Çocuğu güzel terbiye, evlâdın babası üzerindeki haklarındandır.” [Beyhekî]
“Evlâdınıza ikrâm edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin.” [İbn-i Mâce]
“Çocuğu terbiye etmek torunlara sadaka vermekten daha sevâptır.” [Tirmizî]
“Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altındakileri Cehennemden korumalısınız. Onlara müslümanlığı öğretmezseniz, mes’ûl olursunuz.” [Müslim]
12- Çocuğa Kur’ân-ı kerîmi öğretmeli, yedi yaşından i’tibâren de onu namaz kılmaya alıştırmalıdır. Çocuğa ilim öğretmelidir. Çünkü dünyâ ve âhirette kurtuluş ilimledir.
Babanın, çocuklarına ilim, edeb ve san’at öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerîm okumasını öğretmelidir. Sonra îmânın ve İslâmın şartlarını öğretmelidir. Yedi yaşından i’tibâren namaz kılmaya alıştırmalıdır. Çocuğu, dîn bilgilerini öğrendikten sonra, okula göndermeli, ondan sonra lise ve üniversite tahsîli yaptırmalıdır. Dînini öğrenmeden ilkokula gönderilirse, ilköğretimdeki hocaları da öğretmezlerse, o çocuk artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Dînsiz ve İslâm ahlâkından mahrûm olarak yetişebilir. Eğer öyle olursa, dünyâ ve âhirette felâketlere sürüklenir; millete zararlı olur. Kendine ve başkasına yapacağı kötülüklerin günâhları, ana-babasına da yazılır.
[Çok önemli olan bu konuya inşâallah, öbür haftaki iki makâlemizde de devâm edelim.]