Evliyanın büyüklerinden Kutb-i Alem Burhaneddin

Müslümanlar, birbirine hürmet eder, yardıma koşar. Din yolunda ve dünya işlerinde sıkıntıda görünce kurtarırlar.  Kimseye kötülük yapmaz. Kendine zarar verene karşılık yapmaz. Sabreder.
Kutb-i Alem Burhaneddin hazretleri Hindistan’da yaşamış olan evliyanın büyüklerinden olup, 790’da (m. 1388) Hindis­tan’da Bahavalpur’a bağlı Ûc’da doğdu. Sühreverdiyye tarikatinde yetişerek icazet aldı ve Nakşibendiyye, Kâdiriyye ve Kübreviyye tarikatlarına da intisab etti. Başta Şah-ı Âlem olmak üzere pek çok halife ve talebe yetiştir­di. 857’de (m. 1453)’de Gucerat’de vefat etti. Bir sohbetinde şöyle buyurdu:
Müslümanlar, birbirine hürmet eder, yardıma koşar. Din yolunda ve dünya işlerinde sıkıntıda görünce kurtarırlar. Ramazan-ı şerife, oruç tutanlara, camilere, ezana, namaz kılanlara, Allah yolunda yürüyenlere sevgi ve saygı gösterir. Kur’ân-ı kerim okunurken, sessizce ve saygı ile dinlerler. Kur’ân-ı kerimi her kitabın üstünde bulundurup, üstüne bir şey koymazlar. Uygunsuz okunurken susturamazlar ise, dinlemeyip uzaklaşırlar. Kur’ân-ı kerimi veya yapraklarını veya satırlarını veya kelimelerini ve bütün muhterem ve mübarek isimleri ve yazıları, hakir ve aşağı yerlerde görünce, kalpleri sızlayıp hemen kaldırırlar. Kul ve hayvan haklarını gözetirler. Allahü teâlânın yasak ettiği zararlı şeyleri almaz, kullanmaz, dinlemez, okumaz ve bakmaz. Kimseye kötülük yapmaz. Kendine zarar verene karşılık yapmaz. Sabreder. Ona tatlı dil ile, güler yüz ile nasihat verir. Allahü teâlânın emrettiği iyi şeyleri öğrenmek, öğretmek ve yapmak için uğraşır. Müslümanlar, Kur’ân-ı kerîmin emirlerine, yani Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yoluna sarılmalı ve bu ışıklı yolda ilerlemeye durmadan çalışmalıdır.
Ehl-i sünnet itikatında olup, şeriate uyan bir Müslüman, Allahü teâlânın dostlarını severse, onlardan olur. Allahü teâlâ hepimize bunları sevmek nasip eylesin! Bu muhabbet sebebi ile, bizleri onların kalplerindeki feyizlere, nurlara kavuştursun! Kalplerimizi bu nurlarla doldursun! Seven, daima sevgiliye kavuşur. Onun gibi olur. Talib iken, matlûb olur. Muhabbeti arttıkça, insanlık sıfatlarından sıyrılır. Nefsin zararlı isteklerinden halas olur. Allahü teâlânın rızasına, muhabbetine kavuşur. (Velî) olur.