Evliyâyı üzmenin cezâsı!..

Evliyâyı üzmenin cezâsı!..



Anadolu’da yetişip Bursa’da vefat eden Açıkbaş Mahmut Efendi’yi bir genç üzmüştü bir gün.

Nâzik kalbini incitmişti.

Ve lâkin bu yaptığı, hayır getirmedi ona.

Aynı gün yakalandı bir hastalığa. Öyle ki; ağrıdan kıvranıyor, ilâç da tesir etmiyordu…

Ne yapsa, faydasızdı.

Sonra anladı hatâsını…

Bir “Allah adamı”nı üzdüğü için bu derde yakalandığını idrak etti nihâyet.

Pişmân oldu yaptığına.

Fırladı ve düştü yola…

Bu büyük velînin huzûruna varıp, özür dileyecekti kendisinden.

Ancak o, buna karar verdiği anda, ağrısı hafifledi biraz…

İyileştiğini hissetti açıkca. Kapısına gelince tamamen geçti…

Tam kapıyı çalacaktı ki, kapı kendiliğinden açıldı.

Ve büyük zât gülümseyerek karşıladı kendisini.

“Buyur evlâdım, hoş geldin.”

“Hoşbulduk efendim” dedi.

İçeri geçip oturdular.

Mübârek zât “Geçmiş olsun oğlum. İnşallah bir daha böyle bir hastalığa yakalanmazsın” buyurdu.

Ve sordu ona:

“Pişmân mısın?”

“Hem de nasıl efendim.”

“Çok iyi. Pişmânlık tövbedir oğlum. Tövbe de büyük nîmettir. Bir daha kimsenin kalbini kırma. Zîra kalp kırmak, Kâbe’yi yıkmaktan daha büyük günahtır” buyurdu.

Genç, öptü bu zâtın elini.

En sevdiği “talebesi” oldu sonunda…