Ey ahali, bakın görün ki!

Selahaddin Eyyubi, bir ömrü müddetince İslâm’a hizmet etti. Nihayet “ölüm hastalığına” yakalandı ve vefat edeceğini anladı.

Sandıktan kefenini aldı… Mızrağının ucuna bağladı ve onu bir tellâla verip “Bunu sokak sokak gezdir ve ‘Ey ahali! Bakın görün ki Sultan Selahaddin’in sonu budur işte… Bu kadar şan şöhret sahibiyken dünyadan bir şu kefenle gidiyor’ diye seslen!” dedi.

Tellâl;

“Başüstüne Sultanım” dedi.

Ve emrini yerine getirdi.

Onun bu hareketi, dünya mağrurlarına bir ders ve ibret oldu.

? ? ?

Yanına “çöpçü” de gelse rahatça oturur, en ufak bir korkuya kapılmazdı. Çok mühim işlerle meşgulken bile halkıyla ilgilenir, isteklerini yerine getirirdi. Bir gün küffarla savaşıyordu…

Tam bu esnada yaşlı bir kadıncağız gelip sokuldu yanına. Bir sıkıntısını anlatıp “Bu işimi hâllet” dedi.

Cevaben kadına;

“Bak bacım, şu an zorlu bir savaş hâlindeyiz” dedi.

Kadın ısrarlıydı:

“Ben anlamam!”

“Yarın gelsen olmaz mı?”

“Olmaz, şimdi hâllet.”

“Şimdi zor, yarın hâlledeyim.”

“Şimdi hâlledemeyeceksen ne diye hükümdar oldun?” dedi.

Koca Sultan boynunu büküp “Peki bacım” dedi. Savaşa ara verip o kadının sıkıntısını giderdi ve helâllik dileyip savaşa devam etti.