“Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın”

“Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın”



İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe ​hazretleri hocası Hammâd’ın evi tarafına ayağını uzatmazdı!..

 

Muhammed Derûrî hazretleri Osmanlı Hanefi fıkıh âlimlerindendir. “İbn-i Sâig” diye meşhûr olmuştur. Şeyhülislâm Muîd Ahmed Efendi’yle sohbet edip, Kudüs kadılığına tayin edildi. 1066 (m. 1656)’da Kudüs’de vefât etti. İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin faziletlerini anlatırken buyurdu ki:

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri hocası Hammâd’ın evi tarafına ayağını uzatmazdı. Hâlbuki aralarında yedi sokak uzaklık vardı. İmâm-ı a’zam, kırk sene yatsı namazının abdesti ile sabah namazı kıldı. (Yâni yatsıdan sonra uyumadı). Ellibeş defa hac yaptı. Son haccında, Kâbe-i muazzama içine girip, burada iki rekât namaz kıldı. Namazda bütün Kur’ân-ı kerimi okudu. Sonra ağlayarak (Yâ Rabbî! Sana lâyık ibâdet yapamadım. Fakat senin akıl ile anlaşılamayacağını iyi anladım. Hizmetimdeki kusurumu, bu anlayışıma bağışla!) diyerek duâ etti. O anda, bir ses işitildi ki, (Ey Ebû Hanîfe! Sen beni iyi tanıdın ve bana güzel hizmet ettin. Seni ve kıyâmete kadar, senin mezhebinde olup, yolunda gidenleri af ve mağfiret ettim) buyuruldu…

Her gün bir ve her gece bir kere Kur’ân-ı kerimi hatmederdi. İmâm-ı a’zamın takvâsı o kadar çoktu ki, otuz yıl (haram olan beş günden başka) her gün oruç tuttu. Çok kere, bir rekâtta veya iki rekâtta bütün Kur’ân-ı kerimi okurdu. Bâzen de, yalnız bir azap veya rahmet âyetini namazda veya namaz dışında tekrar tekrar okuyup, hıçkıra hıçkıra ağlar, sızlardı. (Hanefî mezhebinde, Allah için ağlamak namazı bozmaz.) İşitenler, hâline acırdı. (Muhammed aleyhisselâmın ümmeti içinde, bir rekât namazda bütün Kur’an-ı kerimi hatmetmek, yalnız Osman ibni Affân ve Temîm-i Dârî ve Sa’îd bin Cübeyr ve İmam-ı a’zam Ebû Hanîfeye nasip olmuştur.)

Kimseden hediye kabul etmezdi. Fakirler gibi giyinirdi. Bâzen de, Allahü teâlânın nîmetlerini göstermek için, çok kıymetli elbise giyerdi. Ellibeş kere haccedip, birkaç yıl Mekke-i mükerremede kaldı. Yalnız ruhu kabz olunduğu yerde [zındanda], yedibin kere hatm-i Kur’an okumuştu.

Bazı din konularında, talebesi ile münâzara, konuşma yapardı. Bir gece, yatsı namazını cemaat ile kılıp çıkarken, bir ayağı kapının dışında, bir ayağı daha mescidde iken, bir konu üzerinde, talebesi Züfer ile sabah ezanına kadar konuşup, ikinci ayağını dışarı çıkarmadan, sabah namazını kılmak için, yine mescide girmiştir…