Ey Kureyşliler!..

(Dünden devam)
Hazret-i Aliyyül Mürtezâ (radıyallahü anh) Mekke-i mükerreme’den ayrılıp gittikten sonra, Ebu Cehil mel’unu Kureyş müşriklerini topladı.
Onlara hitaben;
“Ey Kureyşliler! Niçin susarsınız? Muhammed’in evi burada oldukça bizimle düşmanlık etmez. Bu işe mâni olalım!” dedi.
***
Kudurmuş gibiydi.
Müşriklerin her biri;
“Şöyle yaparız, böyle yaparız!” dediler.
Ama kuru gürültü idi.
Sonra karar verip;
“En iyisi Abbas’a gidip söyleyelim. İcabında tehdit edelim. O bir şeyler yapsın!” dediler.
***
Onun evine geldiler.
Kapısını çalıp;
“Yâ Abbas! Var kardeşinin oğluna nasihat eyle ki, Muhammed’in evini götürmesin. Yoksa Onunla aramız açılır, ona göre!” dediler.
Güya tehdit ettiler.
***
Hazret-i Abbas kalktı.
İmam-ı Ali’ye vardı.
Müşriklerin sözlerini ona söyledikte, Şâh-ı merdan; “Ey amca! İnşâallah ben yarın, Resulullahın saadethanelerini götüreceğim. Yoluma kim çıkarsa, cenk ederim!” dedi.
***
Hiç kulak asmadı.
Hiç de korkmadı.
Hazret-i Abbas Kureyş kâfirlerine bunu söyleyince huzursuz olup, onu şehirden çıkarmamak için sözleştiler. Hazret-i Ali ise (radıyallahü anh) Resulullahın saadethanesini kaldırıp, yola revan oldu. (Devamı yarın)

Comments are closed.