Fakir ve dertlilerin kalplerini kırma!..

Fakir ve dertlilerin kalplerini kırma!..



Büyük velî Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (kuddîse sirrûh) buyurdu ki: “Define, yıkık yerlere saklanır. Sakın fakir ve dertlilerin kalbini kırma, ahlarını alma!..”

 

Müslüman, her bakımdan örnek insan demektir. Her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendisinde görür. Kimseyle münakaşa etmez. Kalpleri “Allah’ın evi” bildiği için bir kalbi incitmekten çok korkar.

İslam büyükleri buyuruyor ki: “Kalp, Beytullahtır. Yani (Allahın evidir.) Onun için kalp kırmamalı. Hattâ kâfirin kalbini bile kırmak câiz değildir…”

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Bir Müslümânı haksız yere incitmek, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günâhtır.)

Abdüllah Beylânî hazretleri diyor ki: “Dervişlik, yalnız namaz, oruç ve geceleri ibâdet yapmak değildir. Bunlar, herkesin yapacağı kulluk vazîfeleridir. Dervişlik, kalp kırmamaktır.”

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî buyurdu ki: “Define, yıkık yerlere saklanır. Sakın fakir ve dertlilerin kalbini kırma, ahlarını alma!..”

Kendimiz yüzde yüz haklı bile olsak, eğer karşımızdaki mümin özür dilemişse, özrünü kabul etmelidir! Özrü kabul etmek ve kusurları affetmek, Allahü teâlânın sıfatlarındandır. Özür beyan eden Müslüman kardeşinin özrünü kabul etmemek, sû-i zan olur. Müslümâna sû-i zan ise câiz değildir.

Karşımızdaki insanı kendimizden aşağı görmek kibirlenmek olur. Kibir ise büyük günâhtır. Allahü teâlânın bütün sıfatları günahlara düşmandır. Ama kibirli olana, sivri dilli olanlara Allahü teâlânın zatı düşmandır. Allahü teâlâ “Kim bana bunda ortak olmaya kalkarsa onu hiç acımam Cehenneme atarım. Çünkü Kibriya ve azamet bana aittir” buyuruyor.

Kalp kırmaya sebep olan kötü huylardan biri de münâkaşadır. Hadîs-i şerîfte, (Haklı bile olsa, münâkaşadan vazgeçmedikçe, kişinin imânı tamam olmaz) buyuruldu…

Her çeşit kötülükten kaçarak iyi insan olmalıdır. Peygamber efendimiz ümmetine hitaben (İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir. İnsanların en kötüsü, insanlara zarar verendir) buyurdu. O hâlde her Müslümân imânı düzelttikten sonra, iyi insan olmaya, insanları sevindirmeye çalışmalıdır! İnsanları sevindirenleri Allahü teala sevindirir. İnsanları üzeni Allahü teala üzer. Cenâb-ı Hakkın üzdüğü kimseyi ise kimse tedavi edemez…

          ***

İslam büyüklerinden bir mübarek zat buyurdu ki:

Üç “zâde”nin (çocuğun) kalbini kırmaktan çok sakınmak lazımdır.

1- Şehzâde. Babası, sultandır, padişahtır çünkü…

2- Seyyidzâde. Dedesi Resulullahtır “aleyhissalatü vesselam”. Evlada yapılan babaya yapılmış demektir. Evlad-ı resulün (seyyidlerin, şeriflerin) kalbini kıran yanar.

3- Pirzâde. Babası hocandır. Ona yaptığın hocana gider. Artık onu üzenin akıbeti ne olur, kimse bilemez!..

Comments are closed.