Fakirlikten şikâyet eden adam!..

Fakirlikten şikâyet eden adam!..



Şeyhullah Bahş hazretlerinin huzuruna bir kimse gelerek, fakirlikten ve geçim hususunda çok sıkıntıda olduğundan şikâyette bulundu.

 

 

Şeyhullah Bahş hazretleri (İlâh-bahş) diye tanınır. “İlâh-bahş” Fârisîde (Allahü teâlânın atıyyesi, ihsânı) mânâsına gelmektedir. Nakşîbendiyye evliyâsının büyüklerindendir. Hindistan’da yaşadı. 920 (m. 1514)’de doğdu. 1002 (m. 1593)’de vefât etti. Zamanında bulunan tasavvuf büyüklerinin sohbet ve hizmetlerinde bulunarak yetişen Şeyhullah Bahş, üstün derecelere sahip idi. Çok kerâmetleri görülmüştür… Bir defasında talebesi Tâcüddîn’i, bir iş için Emrûhe beldesine göndermişti. Tâcüddîn’in talebeliğinin ilk zamanlarıydı. Yolda güzel bir kadın gördü. Kalbi o kadına tutuldu. Hatta öyle oldu ki, yaptığı hizmeti unutup, o kadının peşine düştü. Bu hâlde iken aniden o kadının sağ tarafında hocasının sûretini gördü. “Sen ne yapıyorsun. Nereye gitmiştin? Şimdi nereye gidiyorsun. Bu ne hâldir?” der gibi bir tenbîh ve taaccüp işâreti olarak işaret parmağını ağzına koymuş kendisine bakıyordu. Bunu görünce çok utanan Tâcüddîn yaptığına pişman olup, derhal geri döndü. Yaptığı işten dolayı kendisini büyük bir mahcubiyet hâli kaplamıştı. Bildirilen yere gidip, o hizmeti yaptıktan sonra, hocasının yanına döndü. Şeyhullah Bahş, onu görünce gülümsedi fakat başka bir şey söylemedi. Tâcüddîn anladı ki, hocası o hâdiseye işâret ediyor, fakat onu mahcup etmemek için de bir şey söylemiyordu…

Rivâyet edilir ki; Şeyhullah Bahş hazretlerinin huzuruna bir kimse gelerek, fakirlikten ve geçim hususunda çok sıkıntıda olduğundan şikâyette bulundu. Birkaç gün Şeyhullah Bahş’ın huzûr ve hizmetinde bulundu. Ondan kendisine yardımcı olmasını, mal ve paraya kavuşması için duâ etmesini istedi. Şeyhullah Bahş o kimseye; “Sen zengin olmuş olsan zekât, uşur vermezsin” dedi. O ise, zengin olması hâlinde, zekât ve sadaka vermekte kati olarak gevşek davranmayacağını söyledi. Bunun üzerine Şeyhullah Bahş o kimseyi dünya ehlinden zengin bir kimseye gönderdi. O fakir kimse Şeyhullah Bahş’ın bereketi ile kısa zamanda çok mal ve servete kavuştu. Zekât vermesi farz olunca Şeyhullah Bahş fakirleri o kimseye göndererek zekâtını vermesini istedi ise de o kimse zekâtını vermedi. Bu hâl birkaç defa tekrar etti. Bu kimsenin malı devamlı çoğalıyordu… Aradan bir müddet daha geçtikten sonra o kimse, önceki zekât borçlarını da ayırarak Bahş hazretlerine haber gönderip, bir hizmetçisi ile ayırdığı zekât mallarını aldırmasını istedi. Bu haber Şeyhullah Bahş’a ulaştığında o çok müteessir oldu. Bu hâl onun gayretine dokundu. Çok üzüldü. Bundan birkaç gün sonra o kimsenin vefât haberi geldi.