Feyiz kaynağı idi…

Ca’fer-i Sâdık hazretlerinin dedesinin dedesi Server-i kâinattır aleyhissalâtü vesselâm. Dâvûd-i Tâî hazretleri, bir gün Onun yanına geldi.
Ve hürmet gösterip;
“Ey Ca’fer! Sen Resûlullahın torunusun. Bana nasîhat et de kalbim huzûr bulsun” dedi.
Hazreti Ca’fer dinledi.
Ve cevap olarak;
“Sen zâhid birisin, benim nasîhatime ihtiyâcın var mı?” dediğinde; “Evet var. Çünkü sen evlâd-ı Resûl’sün. Bunun için her kişi senin nasîhatine muhtaçtır” dedi.
Ve cevap bekledi.
Hazret-i Ca’fer;
“Ey Dâvûd, bu iş soy işi değildir. Ceddim Resûl-i ekrem, mahşerde bana; ‘Ey oğlum! Niçin bana tam uymadın?’ buyurursa, ben ne yaparım?” buyurdu.
Dâvûd-i Tâî ağladı.
Ve kendi kendine;
“Yâ Rabbî, o Ca’fer-i Sâdık ki, Resûl’ün torunu, ilim ve mârifette cihanda tektir. Sözleri, yaşayışı senettir. Buna rağmen o böyle korkarsa, yarın mahşer günü Dâvûd’un hâli nice olur?” diyordu yaşlı gözlerle…

ÖRNEK ALIN
Bir gün de sohbetinde;
“Allah adamlarını çok sevin ve onların hayat tarzını kendinize örnek alın. Allah dostlarını sevmek, insanın ihlâsını arttırır” buyurdu.
Cemaat duygulandı.
Ve merakla sordular:
“Efendim, bu dünyada kim kimi seviyorsa, âhirette de onunla berâber olacakmış, öyle mi?”
Büyük velî;
“Evet” dedi.
Ve Peygamber Efendimizin; “Kişi, dünyada ve âhirette sevdiği ile berâberdir” buyurduğunu nakletti.

Comments are closed.