Fıkıh Âlimi Zeyneddin Ömer bin Verdî

Zeyneddin Ömer bin Verdî hazretleri Şâfiî fıkıh âlimidir. 688 [m. 1289] de Kuzey Suriye’deki Maarratün-Numân’da doğdu.  749 [m. 1348]’da Halep’te vefat etti. (Lâmiyye) kasidesi meşhurdur. Bu kasidede buyuruyor ki:
Artık eğlenceyle ve faydasız şeylerle geçirilen delikanlılık günlerini anmayı bırak. Çünkü o günler batmış bir yıldız demektir. Günah işleyerek geçirdiğin en tatlı hayatın tadı gitti, şimdi onun sadece günahı kaldı. Allah’tan kork. Allah korkusu kimin kalbine girer yerleşirse, o kimse istediğine mutlaka kavuşur. Kahraman, yol kesen kimse değildir. Allah’tan korkarak nefsinin aşırı isteklerine karşı koyan kimse, ancak kahramandır. Bize yol gösteren yüce Allah’ın gücü hakkında akıllar şaşırıp kalmıştır. O (Allah), yaratıkları için ölümü takdir etti. Böylece nice topluluk ve devleti yok etti. Nemrut, Ken’an ve yeryüzüne hâkim olup kimini işbaşına getiren, kiminin de işine son veren hükümdarlar hani nerede? Âd nerede? Firavun nerede? Piramitleri yükseltenler nerede? (İnsanlara ait özel haber ve kusurları) duyan, onlar hakkında kötü zanda bulunabilir. Milletleri idare edenler, yüksek ve sağlam bina yapanlar nerede? Hepsi helak oldu ve yaptıkları o saray ve villaların kendilerine faydası olmadı.
Akıllı ve zeki kimseler, müttakî insanlar, ilim ehli ve öncekiler hani nerede? Allah, onların her birini tekrar diriltecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir. İlim tahsil et, tembellik yapma. İyilik ve fazilet, tembellere ne kadar uzaktır! Dinî konularda iyi bir bilgi sahibi olmaya gayret et; onu bırakıp malla mülkle meşgul olma. Uykuyu terk edip ilim tahsil et. İstediği şeyin önemini bilen kimse, onun için sarf edeceği (zaman ve çabayı) basit ve küçük görür. İlim ehli gitmiş, deme. Yola çıkan kimse, istediği hedefe ulaşır. İlmin artmasında, düşmanları zorlayıp perişan etme vardır. İlmin güzelliği ise, her işi düzeltmesidir.
İyiler öldü, soysuz, mayası bozuk, aslına yani atalarına dayanıp onlarla övünen kimselerden başkası kalmadı. İnsanın sahip olduğu şeyler, kendi gayret ve azmiyle olmadığı gibi, bir gün kaçırdığı şey de kendi tembelliği sebebiyle değildir…