Fıkıh ilmi, kurtuluşa götürür

Fıkıh ilmi, kurtuluşa götürür



Fıkıh ilmi; insanları iyilik ve takvâya en güzel ulaştıran, adalette en doğru yolu gösteren ilimdir.

 
 

 

Burhâneddîn Zernûcî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden olup “Hidâye” kitabının sahibi Burhâneddîn Mergınânî’nin talebesidir. 620 (m. 1223)’de vefat etti. Ta’lîm-ül-müteallim adlı eserden bazı bölümler:

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “İlim öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farzdır, ilmi, ehline öğretmeyen, hınzırın boynuna altın ve inci gibi mücevher takan kimse gibidir” buyuruyor.

Biliniz ki, her ilmi elde etmek Müslümanların üzerine farz değildir. Her Müslüman üzerine, ilmihal bilgisini öğrenmek farzdır, İslam âlimleri; “İlimlerin en üstünü, ilmihal bilgisidir. Amellerin en üstünü de, bulunduğu hâli korumaktır” buyurmuşlardır. Her Müslümana namaz kılmak farzdır. Bu, sebeple, namazın farzlarını eda edecek kadar namazın şart ve erkanına ait bilgileri edinmek her Müslümana farzdır. Bunun gibi, farz olan işleri yapabilmek için, fıkıh bilgilerini öğrenmek farzdır. Çünkü fıkıh ilmi; insanları iyilik ve takvâya en güzel ulaştıran, adalette en doğru yolu gösteren ilimdir. Fıkıh ilmi, insanlara kurtuluş yollarını gösterir ve insanları bütün güçlüklerden kurtarır. Çünkü Allahü teâlâdan korkan bir fakih, şeytana karşı bin âbidden daha güçlüdür. Fıkıh ilmi, dünya ve ahiret saadeti ile ilgili ilimlerin inceliklerini bilmektir. İmâm-ı azam hazretlerine göre fıkıh ilmi; kişinin din ve dünyâ saadetine ulaşabilmesi için lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir. İlim, ancak amel etmek içindir. İlim ile amel etmek, ahiret saadeti için dünya ile ilgili işleri terk edip gönülden çıkarmaktır…

Haramlardan sakınmak farz olduğu gibi; cimrilik, cömertlik, korkaklık, kibir, cesâret, alçak gönüllülük, israf, iffet ve benzeri ahlakî konularda da bilgi sahibi olmak farzdır. Çünkü cimrilik, korkaklık, kibir ve israf haramdır. Bunları ve bunların zıtlarını bilmeden kendilerinden sakınmak mümkün değildir. Her zaman insanın karşılaştığı hâllerle ilgili bilgileri öğrenmesi, insana yemek gibi lüzumlu bir ihtiyaçtır. Hiçbir Müslüman, bu bilgilerden ayrı düşünülemez. Her Müslüman devamlı Allahü teâlâyı anmakla, O’na dua etmekle, yalvarmakla uğraşmalıdır. Kur’ân-ı kerîm okumak, sadaka vermek, dünyâ ve ahiret hayatında bela ve afetlerden korunmak için, Allahü teâlâdan af ve afiyet dilemekle zamanını geçirmesi lazımdır. Çünkü devamlı dua eden bir kişi, duanın şartlarını yerine getirince, Allahü teâlâ onun dualarını kabul eder.