Gayrimüslim idi; ama…

Gayrimüslim idi; ama…



Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî hazretleri, bir gün talebeleriyle bir yere giderlerken bir “gayrimüslim” kişiye rastladılar yolda. Büyük velî, onu

gençlere gösterip;

“Şu kimse, ileride Müslüman olabilir” buyurdu.

Ve devam ettiler yollarına.

Aradan uzun yıllar geçti…

Hattâ Sehl-i Tüsterî hazretleri göç etti bu dünyadan. Talebesinden biri, bu velînin kabrini ziyârete gidiyordu ki, yolda bu gayrimüslim kişiye rastladı.

Adama yaklaştı:

“Size bir şey diyeceğim.”

“Buyurun, sizi dinliyorum.”

“Hocam Sehl-i Tüsterî hazretleri, sizin hakkınızda ‘Bu kişi ileride Müslüman olabilir’ buyurmuştu. Sizi görünce hâtırladım.”

“Benim için mi söyledi bu sözü?”

“Evet.”

Adam çok duygulandı!

Biraz düşündü.

Sonra o gence sordu:

“Sen nereye gidiyorsun?”

“Hocamın kabrini ziyârete gidiyorum.”

“Dur, ben de geliyorum. Birlikte gidelim. Eğer aynı sözleri kendisinden de duyarsam Müslüman olacağım” dedi.

Ve kabre gidip oturdular.

Büyük velî, kabrinden;

“Ey filân!” diye ismiyle hitap etti o kimseye. Adam şaşkın bir vaziyette “buyurun efendim” dedi.

Büyük velî;

“Evet; ben, senin hakkında ‘Bu kişi ileride Müslüman olabilir’ demiştim. Haydi, Müslüman olmanın tam zamanıdır!” buyurdu.

Adam bunu duydu.

Kalbi değişti birden…

Ve Müslüman olmakla şereflendi.