Gazete tutan kolunu alçıya almışlardı

Gazete tutan kolunu alçıya almışlardı



“Gazetemizi görünce çehresini buruşturdu. İki parmağının ucuyla eğreti tutarak içeri götürdü.”

 

Pek çok abonem de her geldiğimde “burada bir çay içmeden” gidemezsin derler, çay ikram etmeden beni göndermezlerdi.

Erdemli’de askerlik şubesi de dâhil olmak üzere emniyet amirliği, kaymakamlık gibi hemen her yere gazete veriyordum. Hatta jandarma karakolundaki Orhan komutanım ilkin gazete götürdüğümde hemen elini cüzdanına attı.

“Komutanım biz bu gazeteyi sizlere tanıtım amaçlı getiriyoruz” dediğim hâlde “hayır illaki ben bunun parasını vereceğim” dedi ve “çünkü sen emek sarf ediyorsun, buralara kadar getiriyorsun; parasız bu işler olmaz” dedi. O günden sonra her ayın 15’inde Orhan komutanım “gelip paranı alacaksın ben de gazeteye abone oluyorum” dedi…

Aylar yılları kovaladı. Bu arada başka dağıtıcılar da almıştık. Yine Erdemli’nin girişinde polis lojmanlarında on daire vardı. Beş katlı binaya koşarak çıkar koşarak iner tüm dairelere gazete bırakırdım. On dairenin tamamı da polisti tabii olarak. Hepsi de abonemizdi.

Anlatacak ne hatıralar ne olaylar var. Ne kadar mutlu ve hüzünlü günler yaşadık bu sürede ama hepsini buraya sığdırmak mümkün değil.

Erdemli İmam Hatip Lisesi’nin karşısında motor tamircisi bir abonemiz vardı. Tamirhanesinin önünde, tamir edilecek bir motor vardı ve o sebeple dükkâna girilmiyordu. Abonemiz ise içeride motor tamir ediyordu. Kirli sakallı bir müşterisi geldi, gazeteyi elimden aldı. Gazetemizi görünce çehresini buruşturdu. Sanki kötü bir şey tutuyormuş gibi iki parmağının ucuyla tutarak içeri götürdü. Kalbim kırıldı; çok hüzünlendim…

Oradan üzülerek ayrıldım. Ertesi gün yine gazete götürdüğümde aynı adamı boynu alçılı vaziyette gördüm. Gazete tutan koluna ne olduysa sargıya ve alçıya almışlardı.

Böyle buna benzer şeyleri çok yaşadım da, bu da bunlardan birisi. Yine bir defasında, daha sabah namazı olmadan abonelere gazete dağıtıyorum. Erdemli ilçe jandarma bölük komutanlığının gazetesini vereceğim. Birden etrafımı 7-8 tane köpek çevirdi. Ben de ister istemez bisikletten inip kendimi korumaya çalıştım. Etrafımdan dört bir yanımdan saldırıyorlardı. O anda “ne yapacağım” filan derken bir baktım ki jandarma bölük komutanlığının nöbetçisi yetişti köpekleri kovarak gazeteyi aldı.

Birkaç defa da şehir dışındayken bisikletimin maşası kırılmıştı. Bu defa ön maşa elimde bisiklet diğer elimde kilometrelerce yolu bisikleti sırtımda taşıdığım olmuştu. DEVAMI YARIN

Comments are closed.