Geçmiş olsun!..

Meymûn bin Mihrân hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ba’zı insanların uygunsuz davranışlarda bulunup birbirlerine küstüklerini duyunca çok üzülür, hattâ hastalanıp yatağa düşer, insanlar geçmiş olsun demeye gelirlerdi.
Günler geçer.
Barışırlarsa;
Yine ziyâretine gelir; “Efendim, o kimseler barışıp helâlleştiler” diye haber verilince, sevinir, sıhhat bulur, tamâmen iyileşirdi.

ÇOK AĞLADI
Bu zat anlatıyor: Bir gün Eshâb-ı kirâmdan birisi Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Hicr sûresinde; “Şüphesiz o azgınların gideceği yer Cehennemdir” meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. Orada Selmân-ı Fârisî hazretleri de vardı.
O bunu işitti.
Hüzünlendi.
Ellerini başına koyup ağlamaya başladı. Sonra kalkıp, ne tarafa gittiğini bilemez halde, kendinden geçmiş olarak çıkıp gitti. Üç gün sonra kendine gelebildi ancak.

YETİŞEMEDİ
Bu zat beş vakit namazı muhakkak câmide, cemâatle kılardı. Bir gün yine cemaat için mescide gitti. Namazın kılınmış olduğunu öğrendi.
“Eyvâh” dedi.
Çok hüzünlendi.
Ve; “Bir vakit namazı cemâatle kılmak, bana Irak vâliliğinden daha sevimlidir” buyurdu.

EN ŞANSLI KİŞİ
Yine O anlatıyor: Bir gün Halîfe Ömer bin Abdülazîz ile bir mezarlığa uğradık. Halîfe çok ağlayıp; “Vallahi, şu mezara girip de kabir azâbından emîn olan kimseden daha şanslı, daha bahtiyar bir kimse bilmiyorum” buyurdu.