Gemiye bindi, ama parası yoktu!..

Gemiye bindi, ama parası yoktu!..



Basra’da yetişen velilerden Mâlik bin Dinar hazretleri, Hasan-ı Basri hazretlerinden “feyz” alıp, veliler arasına girdi… Ama kendisini gizler, evliya olduğunu bilmezdi kimseler.

Bir gün evden çıktı.

Gidip bindi bir gemiye.

Az sonra gemici geldi.

“Ücretini ver!” dedi.

Ancak hiç para yoktu üzerinde. Zira hırsız, cüzdanını çalmıştı.

“Param yok, sonra versem olmaz mı?” buyurdu.

Gemici Hristiyan’dı.

Birden sinirlendi!

Ve bir “tokat” vurdu yüzüne! Hatta adamlarını çağırıp bayıltıncaya kadar dövdürdü ve “Eğer ücreti şimdi vermezsen seni suya atarız!” diye de tehdit etti!

O, cevap vermedi…

Onlar da kızdılar!

Ve kol ve bacaklarından kaldırıp tam denize atacaklardı ki, o esnada denizde ne kadar balık varsa su üstüne çıkardılar başlarını.

Her birinin ağzında bir şey vardı…

Dikkatle baktılar.

“Altın lira” vardı.

Bunu görünce donakaldılar şaşkınlıktan! Hiç böyle bir şey görmemişlerdi ömürlerinde.

Onun, Allah dostu bir “veli” olduğunu anlayıp usulca yere indirdiler…

Mübarek zat elini uzattı.

O balıklardan “iki altın” alıp verdi o gemiciye.

Ama “kalbi kırık” olarak.

Gemici çok pişmandı.

“Ne olur affet bizi, kıymetinizi bilemedik” dedi.

O, cevap vermeyip çıktı gemiden.

Ve suda yürüyüp geçti karşıya…