Gençleri anlamak mı?..

Gençleri anlamak mı?..



“Yoksa kendisine değer verilen, büyük olduğunu hissettirecek bir hediyeyi ilk defa mı alıyordu?”

 

 

Aile müşterilerimiz vardır, hakikaten aile gibisinizdir. Lakin çocuklar bazen “illallah” dedirtir çok şımarık olduğu zannedilen ama esasında çok meraklı ve hareketli çocuklar da gelir müşteriyle birlikte…

Böyle 12-13 yaşlarında bir çocuk karıştırmadığı yer olmadığı gibi ağlamadığı zaman da yok gibiydi… Biliyordum ki çocuklar radyo gibidir… Frekansını bulabilirseniz keyifli sohbetler dinleyebilirsiniz, bulamazsanız parazit sesinden kurtulamazsınız…

Bu çocuklu müşterimiz geldiği zaman ailesi bir an evvel alışverişini yapıp gitmek için uğraşırken biz de elimizi çabuk tutar aileye yardımcı olmaya çalışır hem de çocuğuyla uyum sağlayabilecek hâle kavuşmaları için dua ederiz…

Yine böyle bir gündü… Alışverişlerini bitirip gittiler… Lâkin çocuk hâlâ mağazamızda dışarıdan bakanın haylazlık sandığı ama esasında içinde bunalan ve bir türlü dinginleştirilemeyen ruhunu yeni mekânlarda yeni hareketliliklerle meşgul eden bir hâlde uğraştı… Ama canı sıkıldı gitmeye karar verdi…

O anda aklıma ona bir kitap hediye etmek geldi… Hakikat Kitabevi’nin “Herkese Lazım Olan İman” adlı eserini, tebessüm ederek ve sıcakkanlı bir şekilde “Al bak bunu sana hediye ediyorum, okudukça beni hatırlasın” diyerek verdim.

Şaşırdı, sevindi… Gözlerinin içi güldü. Yoksa ilk defa mı hediye alıyordu? Ya da kendisine değer verilen bir hediyeyi, kendisinin büyük olduğunu hissettirecek bir hediyeyi ilk defa mı alıyordu?

O hediyenin ben de hediyemi almasının sevincini ve mutluluğunu yaşadık. Onu da yolcu ettikten sonra ardından dua ettim: “Ya Rabbi, sevdiğin kullarla tanıştır…”

Aradan kısa bir zaman geçti…

Daha sonra o çocuk dükkânın önünden gelip geçerken bana selam vermeye başladı:

“Günaydın Taha Ufuk Abi hayırlı işler” demeye başladı.

Durulduğu da göze çarpıyordu… Kendini büyümüş ve olgunlaşmış hissettiği de…

Bir gün yine, “Günaydın” dediğinde dükkâna davet ettim. Hatır sordum, ilgi ve alakamıza çok sevindi.

Dedim ki: “Gelip giderken bize selam vermenden çok memnun oluyorum. Selam verdiğin zaman senin büyük adam olduğunu anlıyorum.”

“Günaydın yerine selam verdiğimde mi?”

“Günaydın hava tahmin raporu gibi geliyor bana…”

Katıla katıla güldük birlikte… “Selam vermenin bir adamsı tarafı var” dedim… “Hani şöyle ‘Selamünaleyküm’ dediğinde bir samimiyet ve içten gelen bir hâl…”

“Anladım abi, dedi… Bundan sonra selam vereyim ben sana…” DEVAMI YARIN

Comments are closed.