Gerçekten nasip meselesi

Gerçekten nasip meselesi



Ne o bizi tanıyor, ne biz onu tanıyoruz… Hani derler ya; “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır…”
 

Biz bilmeyiz kimin nasıl bir ruh hâli vardır? Kim gönül ehlidir? Kim Allah dostudur? Hani derler ya ne oldum değil ne olacağım… İşte son mühim gerçekten…

Yakınlarda kaybettiğimiz rahmetli Rüçhan Ağabey aradı bir gün… Dedi ki:

“Abi ya, karşıda kimi kimsesi olmayan bir cenaze var. O cenazeye katılmaya gideceğim. Benimle gelir misin?”

“Gelirim” dedim.

Ne cenazeyi tanıyorum, ne nereye gittiğimizi biliyorum. Ama Rüçhan Ağabey dediyse başka bir şey sormama ne gerek var ki?

Soğuk bir kış günü bindik arabaya ver elini Kadıköy… Selimiye Kışlasının oralarda bulunan bir küçük cami avlusuna vardık.

Cenaze cami avlusunda duruyordu. Başında da bir iki kimse vardı. Onlar da yakınları olmalıydı. Başka da kimse yoktu… Cenaze namazı, vakit namazından sonra kılınacağı için cenaze sahiplerine baş sağlığı diledikten sonra namaz için camiye geçtik.

Camide de bir saf insan ya var ya yok… O da çok az… Ama o da ne öyle? Ortada oturmuş namazı bekleyen de kim? Rahmetli Rüçhan Ağabey ile birbirimize baktık? Gözlerimize inanamadık.

Enver Ağabeydi… Rahmetli, oturmuş camide namazı bekliyordu… Onun nasıl haberi olmuştu? Niye başka kimseler yoktu?

Biz de yanına vardık. Oturup selam verdik. Bize tebessüm etti… Birkaç kelam ettiler. Sonra vakit girdi. Bir saf kadar cemaat ile namaz kılındı… Ve ardından Enver Ağabey ile birlikte o meçhul cenazenin namazına katıldık. İmam efendi helallik istedi.

Cenazenin ailesini tanımıyorduk. Kendi hallerinde bir aileydi. Cenaze için “kimdi?” diye sorduğumuzda öğrendik.

Meğer o cenaze, sağlığında Almanya’da iken, gazete tesisleri açıldığı dönemlerde mi daha önceleri mi tam bilemiyorum, bir iki defa Enver Abi Almanya’ya gittiğinde kendisini orada karşılamış, misafirperverlik göstermiş bir arkadaşmış. Ne o bizi tanıyor, ne biz onu tanıyoruz…

Hani derler ya “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” O misafirperver insanın cenazesine katılmıştı Enver Ağabey.

Beni düşüncelere salan ise o insanın Almanya’da iken değil de gelip Türkiye’de vefat etmesiydi ve cenaze namazının bu şekilde kılınmasıydı.

Nasip meselesi deriz ya…

Gerçekten nasip meselesi…
           Rumuz: “Nasip”-İstanbul

Comments are closed.