Gizli nasihat daha tesirlidir

Gizli nasihat daha tesirlidir



“Haram işlemekte olana, tatlılıkla orada söylenir. Herkese önce gizli, tenhâda nasihat vermek, daha tesirli olur.”

 

Hıdır bin Akîl Erbilî hazretleri İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. 478 (m. 1085)’de Kuzey Irak’ta Erbil şehrinde doğdu. 567 (m. 1172)’de orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Nasihat verene ve bütün Müslümanlara hüsn-i zan etmek, iyi karşılamak lâzımdır. Sözlerini mümkün olduğu kadar iyiye yormalıdır. Müslümanın hayırlı ve sâlih olduğuna inanmak, ibâdet olur. Bir Müslümana sû-i zan ederek ona inanmamak, kötü huylu olmayı gösterir. İşitilen sözü anlamaya çalışmalı, anlayamadığını sormalıdır. Söz sahibine hemen sû-i zan etmemelidir.

İbrâhîm aleyhisselâm, iki yüz Mecûsiye ziyâfet verdi. “Bize ne emredersen yapalım” dediler. “Sizden bir dileğim var” buyurdu. “O nedir?” dediklerinde, “Benim Rabbime bir kere secde etmenizi istiyorum” dedi. Aralarında konuştular. “Bu ihtiyârın ihsanları, ziyâfetleri meşhurdur. Bunu kırmayıp, bir secde eder, sonra gidip yine tanrılarımıza tapınırız. Bir zararı olmaz” dediler. Bunlar secdede iken, İbrâhîm aleyhisselâm, “Yâ Rabbî! Gücümün yettiği bu kadar! Daha fazlasını yaptırmak elimden gelmiyor. Bunları hidâyete, saadete kavuşturmak, ancak senin kudretindedir. Bunlara Müslümanlık nasip eyle!” dedi. Duâsı kabul olup, hepsi iman etti…

Haram işleyecek kimseye gizlice nasihat edilir. Haram işlemekte olana, tatlılıkla orada söylenir. Herkese önce gizli, tenhâda nasihat vermek, daha tesirli olur.

Hazret-i Ömer halîfe iken, Abdullah ibni Mes’ûd (radıyallahü anhüm) ile bir gece Medîne içinde dolaşıyorlardı. Bir kapıdan tegannî, şarkı söyleyen kadın sesi duydu. Kapı deliğinden içerisini gözetledi. Önünde şarap şişesi, karşısında şarkıcı bir kız bulunan ihtiyâr gördü. Hemen pencereden içeri girdi. “Yâ Emirelmümînin! Allahü teâlânın rızası için beni dinler misin?” deyince, “Söyle bakalım!” buyurdu. Adam “Ben, Allahü teâlâya bir isyânda bulundum. Fakat sen, onun üç emrine isyân ettin” dedi. “Nedir onlar?” deyince, “Allahü teâlâ, başkasının evini gözetlemeyiniz buyuruyor. Sen, kapıdan içerisini gözetledin. Allahü teâlâ, başkasının evine izin almadan girmeyiniz buyurdu. Sen izinsiz girdin. Allahü teâlâ, evlere kapılarından giriniz ve selâm veriniz buyurdu, sen ise, pencereden girdin ve selâm vermedin” dedi. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) buna adalet ile ve insâf ile cevap vererek, “doğru söyledin” dedi ve ondan af diledi. Ağlayarak dışarı çıktı…

Comments are closed.