Gönlüm razı olmadı…

Gönlüm razı olmadı…



“25 yılı hâkimlikte geçmiş noter bunu yapmış ise iki aylık noterin geleceğini karartmaya gönlüm razı olmadı…”

 

 

Üsküdar Noteri ilk günlerini anlatmaya devam ediyordu:

3-5 günlük hasılat hâkimken aldığım maaştan fazlaydı. Akşamları eve gidince eşime “Hanım buna para derler, para…” diyerek bir deste banknotu masaya atıyordum. Zavallı küçücük maaşla evimizi geçindirmekte çok zorlandığı için şaşırıp kalıyordu paralara bakarak.

Maaşımızın azlığı nedeniyle dışarıda yemek yemeye karşı içimizde bir açlık olduğundan hemen hemen gün aşırı hanımı koluma takıp o lokanta senin bu lokanta benim diyerek değişik yerlerde yemek yemeye başladık. Ta ki göreve başladığımın ilk 15 günün sonuna kadar.

Bir akşamüzeri mesai bitiminde Başkâtip elinde bir çizelge ile içeri girdi:
-Beyefendi bugün vergileri yatırma günü. Evrakı düzenledim. Biriken parayı kasadan alıp maliyeye gitmem lazım.

Bu sözü duyunca şaşırdım. Çünkü noterlik kazancının tamamını o on beş gün içinde harcamıştık. Meğerse hasılatın beşte dördü devlete ödenmesi gereken vergilermiş. Yani her yüz liralık hasılatın seksen lirası devlete ödenmeliymiş. Epeyce de tutuyordu. Ne yapacağımı düşünemiyordum. Şaşırıp kalmıştım… Sonuçta birkaç dostumun kapısını çalarak utana sıkıla topladığım paralarla vergileri denkleştirip maliyeye yatırabilmiştik… İşte bu lüks yerleri öylece keşfetmiş oldum. Gülüştük…

Gelelim o Haymana’daki notere… O da devletin vergilerini ilkin kendinin sanarak harcamıştı. 25 yılı hâkimlikte geçmiş Üsküdar’daki noter bunu yapmış ise iki aylık acemi noter hakkında onun geleceğini karartmaya doğrusu gönlüm razı olmadı. Aslında bu durumda onun suçu kastı olduğu da söylenemezdi. Ama ona bir kamu görevlisinin işe başladığı zaman her şeyden önce devlet çarkının hangi dişlisini oluşturduğunu, görev ve yetki sınırlarını öğrenmesi gerektiğini, bunu bildiği takdirde görevini doğru yapabileceğini, noterlik yasasını öğrenmesi gerektiğini anlattım. Çünkü noterlerin Adalet Bakanlığına bağlı olduğunu ve kendilerini bakanlık müfettişlerinin denetleyebileceğini bile bilmiyordu!..

Kendisini noterlik yasasını en az üç kez okumakla görevlendirip denetim sonunda sınava tabi tutacağımı, öğrenmemesi hâlinde iyi sicil veremeyeceğimi tembihleyip ve düştüğü ağır hatadan dolayı hakkında niçin soruşturma açmadığımın sebebini de anlattım. Denetim sonunda baktım ki noterlik yasasını gerçekten çok iyi bilir hâle gelmişti…

             Ali Rıza Cemeroğlu-Em. Cumhuriyet Başsavcısı