Gözünüz erkek görsün!..

Müşrikler, Ömer bin Hattâb’ın uzaktan yalın kılıç gelmekte olduğunu görünce, bir tanesi; “Gördünüz mü, buna Hattâboğlu demişler!” diyerek sevincini dile getiriyordu.
Biri de;
“Gözünüz erkek görsün!” diyor, bir diğeri de; “Helâl olsun Ömer’e, bakın âsîleri nasıl da toplamış getiriyor!” diyordu.
Ama hayır!
Yanılıyorlardı.
Nitekim Ebû Cehil bu gelişi beğenmedi ve başını olumsuzca iki yana sallayıp onlara; “Durun, hemen sevinmeyin!” dedi.
Onlar şaşırıp;
“Niçin?” dediler.
“Sizin zannettiğiniz gibi olsaydı Ömer arkada, diğerleri Onun önünde olurdu. Görünen o ki, maalesef o da Müslüman olmuş” dedi.
Doğru anlamıştı.
Nitekim mü’minler iyice yaklaşmışlardı. Ebû Cehil onlara doğru bir iki adım atıp; “Bu ne hal yâ Ömer?” diye seslendi.
Hazreti Ömer durdu.
Ve cân-ü gönülden;
“Lâ ilâhe illallah!” diye haykırdı. Sonra da bütün hiddetiyle; “Beni bilen biliyor. Bilmeyen de bilsin ki, Hattâboğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetîm bırakmak isteyen, yerinden kıpırdasın!” diye bağırdı.
Müşrikler korktu.
Ve donup kaldılar. Ardından çil yavrusu gibi dört yana dağıldılar. Efendimiz ve mü’minlerse bir ağızdan tekbîr getirdiler:
Allahü ekber!
Allahü ekber!
Sonra saf tutup Kâbe’de ilk olarak âşikâre namâza durdular. Efendimiz aleyhisselâm hazret-i Ömer’i alıp Kâbe-i şerîfe girdi.
İçerisi put doluydu.
Onları gösterip;
“Hak gelince bâtıl gider“ meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudular. Evet hak gelmiş, bâtıl gitmişti.