Gözyaşı dinmezdi!..

Tâbiîn devrinin büyük velîlerinden olan Atâ Süleymî hazretleri Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Gözyaşının dindiğini gören olmadı.
Bir gün bir dostu geldi.
Etrâfına bakındı.
Yerler ıslaktı.
Kendi kendine; “Abdest alırken su sıçramış” diye düşündü. Mübârek zât bir vaaz dinlese veya cenâze görse, düşer bayılırdı.

BENİM YÜZÜMDEN
Bir gün ateş dolu bir tandır görüp “Cehennem ateşi”ni hatırladı ve düşüp bayıldı. Binek üzerinde hatırlasa, yere yuvarlanırdı.
Bir gün öyle oldu.
Bayılıp düştü.
Evine ilettiler.
Bir “gök gürültüsü” işitse, şimşek çaksa veya şiddetli bir rüzgâr esse; “Bütün bunlar, benim günahlarım sebebiyledir” derdi.

RUHSATLARI SÖYLEYİN
Bu zat sevdiklerine; “Bana, dînde kolaylık gösteren hükümleri söyleyin ki, korku hâlim hafiflesin” diye ricâda bulunurdu.

ÇOK İSTERİM
Bir gün Bişr bin Mansûr bu zâta gelip; “Yâ Atâ! Büyük bir ateş yakılsa ve bu ateşe girenler Cehennemden kurtulup Cennet’e girecek denilse, kendini o ateşe atar mısın?” diye sordu.
Cevabı gecikmedi.
Tereddüt etmedi.
Hemen ânında;
“Çok isterim ve öyle sevinirim ki, o sevinçle ateşe yaklaşmadan rûhumun çıkacağını tahmin ederim” dedi.