HADİS ÂLİMİ Fâtıma bint-i Süleyman

Fâtıma bint-i Süleyman hazretleri hanım hadis âlimlerindendir. 620’de (m. 1223) Şam’da doğdu. Küçük yaştan itibaren babası ile birlikte ilim meclislerine katılarak zamanın büyük âlimlerinden hadis tahsil etti.

Hiç evlenmeyerek bütün hayatını il­me veren, servetiyle birkaç medrese ve tekke yaptıran Fâtıma bint-i Süleyman 708 (m. 1308) Şam’da vefat etti. Şöyle nakletmiştir:

Hadîs-i kudsîde Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kulum farzları yapmakla bana yaklaştığı gibi, başka şeyle yaklaşamaz. Kulum nafile ibâdetleri yapınca, onu çok severim, öyle olur ki, benimle işitir. Benimle görür. Benimle her şeyi tutar. Benimle yürür. Benden her ne isterse veririm. Bana sığınınca, onu korurum.”

Resullulah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Şüphesiz cömertlik, Allahü teâlânın cûd (cömertlik) sıfatındandır. O hâlde cömert olunuz. O zaman Allahü teâlâ size cömertlik eder. Dikkat ediniz! Allahü teâlâ cömertliği, bir ağaç şeklinde yaratmıştır. Onun kökünü, Tûbâ ağacının köküne yerleştirmiş, dallarını, Sidret-ül-müntehâ’nın dallarına bağlamış, onun dallarından bazısı, dünyaya sarkmıştır. Kim o dallardan birisine bağlanırsa, o dal onun Cennete girmesine vesile olur. Dikkat ediniz. Sehâ (cömertlik) imândandır, imân Cennettedir. Allahü teâlâ, cimriliği kendi gadabından yarattı. Cimrilik, Cehennemde bir ağaçtır. Allahü teâlâ onun kökünü (Cehennemdeki) Zakkum ağacının köküne yerleştirdi. Onun dallarından bazısı, dünyaya sarkmıştır. Kim o dallardan birisine yapışırsa, o dal onun cehenneme girmesine vesîle olur.”

“Ben Âdemoğullarının efendisiyim. Fakat övünmüyorum. Kıyâmet gününde Livâ-ül-hamd, benim elimdedir, övünmüyorum.” “Evlendiğim ve evlendirdiğim kimseler, cennetliktir.” “Müslümanların fakirleri, zenginlerinden beşyüz sene önce Cennete girer ve zenginler, ‘Keşke biz de dünyada fakir olsaydık’ derler. Kafirlerin zengini de, fakirlerinden kırk sene evvel Cehenneme girer. Hattâ kâfirlerin zenginleri, ‘Keşke biz de dünyâda fakir olsaydık’ derler.”

Resullulah efendimize; “Yâ Resûlallah! Hangi meclis daha hayırlıdır?” diye soruldu. Resûlullah efendimiz; “Görüldüğünde size Allahü teâlâyı hatırlatan, konuşması amelinizi çoğaltan, ilmi ile âhireti hatırlatan kimse ile bulunduğunuz meclis” buyurdular.