HADİS HÂFIZI Ebü’l-Kâsım Şîrâzî

Ebü’l-Kâsım Şîrâzî hazretleri hadîs hâfızı idi. 485 (m. 1092)’de Türkistan’da Merv’de vefât etti. Mala, paraya hiç ehemmiyet vermez; yetecek kadar dünya malı ile iktifa eder, fazlasını fakirlere sadaka olarak dağıtırdı. “Yarın ne yapacaksın, elindekilerin hepsini dağıtıyorsun?” diyenlere; “Allahü teâlânın rızâsı için onlara sadaka vermekle, Allahü teâlâya borç vermekteyim. Allahü teâlâ karşılığını kıyâmet gününde bana bol bol verecektir” buyururdu. Kitabında naklettiği Hadis-i şeriflerden bazıları:
Ebû Hüreyre’den (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Allahü teâlâ buyurdu ki: Kim benim bir velî kuluma düşmanlık ederse, ben ona harp ilân ederim.”
“Cennet, cömertlerin yeridir.” “Haya îmândandır, îmânı olan Cennettedir. Fuhuş kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir.” “Şarap içmeye devam eden bir Müslüman öldüğü zaman, Allahü teâlâ onu puta tapan kâfir gibi cezalandırır.”
“Zinâ eden kimse, puta tapan kimse gibidir.”
“Hiçbir gölgenin olmadığı günde, Allahü teâlâ, yedi sınıf kimseyi Arş’ın gölgesinde gölgelendirir: Adâlet ile hükmeden devlet reîsleri ve vâliler. İbâdet eden gençler. Kalbi mescidlere bağlı olanlar (yani namazı ve cemâati gözetenler). Allah için birbirini seven iki mü’min. Bu sevgi ile bir araya gelip, ayrılırken de bu sevgi üzere olanlar. Güzel bir kadın, çirkin bir iş için kendini çağırınca, Allahü teâlâdan korkup bunu yapamam, Allahtan korkarım diyenler. Sadaka verirken gösteriş yapmayanlar. Şöyle ki, sağ eli ile verdiğini, sol eli bilmemelidir. Allah deyip gözünden yaş akanlar.”
“Cömert; Allaha yakın, insanlara yakın, Cennete yakın ve Cehennemden uzaktır. Cimri; Allahü teâlâdan, insanlardan ve Cennetten uzak, Cehenneme yakındır. Allah katında cömert bir câhil, cimri olan bir âlimden daha sevimlidir. En ağır hastalık, cimrilik hastalığıdır.”
Talebelerinden Ebû Nasr Muhammed Fâşânî anlatır: Hocam vefât ettiği gece, kendisine öleceği malum oldu. Gusül abdesti almış olarak ölmeyi arzu ediyordu. Yatağından kalkıp gusül abdesti aldı. Tekrar uzandı ve hastalığının şiddetinden kendinden geçti. Kendine gelince kalkıp tekrar gusül abdesti aldı. Kendinden geçmek guslü icap ettirmemesine rağmen, her defasında gusletti. Vefâtına kadar, yaklaşık yetmiş defa gusül abdesti aldı. Sabaha karşı vefât ettiğinde yeni gusül abdesti almıştı…