HADİS HÂFIZI Zeynüddîn Abdürrahîm el-Irâkî

Zeynüddîn Abdürrahîm el-Irâkî hazretleri hadîs hâfızıdır. 725’te (m. 1325) Kahire’de doğdu. Kürt asıllı olup babası Erbil’den Kahire’ye gelmişti. Sekiz yaşın­da Kur’an-ı kerimi hıfzetti. Et-Tenbîh adlı Şafiî fıkıh kitabını ezberledi. On iki yaşında iken hadis tahsiline başladı ve hadîs hafızı oldu. 806 (m. 1404)’de Kahire’de vefat etti. Şöyle nakletmiştir:
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Şefaatim, kalbi dilini tasdik eder tarzda bir ihlâs içinde ‘La ilahe illallah’ diyerek şehâdet kelimesi getiren kimseyedir” buyurdu.
Cübeyr bin Nüfeyr (radıyallahü anh) buyurdu ki: Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh), bir gün Medîne-i münevverede, Peygamber efendimizin minberi yanında durdu. Resûlullah’ı hatırladı ve ağladı. Sonra Resûlullah efendimiz hicretin birinci yılında burada durdu ve şöyle buyurdu, dedi: “Ey insanlar! Allahü teâlâdan âfiyet dileyiniz. Çünkü Allahü teâlâ yakinden sonra âfiyetin benzeri olan bir nîmeti hiç kimseye vermemiştir.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivayet ediyor ki: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” efendimiz buyuruyor ki: “Kim bir güvercin yuvası kadar olsun bir mescid yaparsa, Allahü teâlâ ona cennette bir köşk kurar.”
İbn-i Sa’d şöyle bildiriyor: “Babamdan duydum, şöyle anlattı: Resûlullah efendimiz, Medine’ye hicretleri sırasında, Ebû Bekr ile beraber bana geldiler. Resûlullah efendimiz, Medine’ye en kısa yoldan gitmek istiyordu. Ben, Resûlullah efendimize; “Bu yol Rakûbe’den giden yoldur. Fakat bu yolda Mühânân denilen iki hırsız vardır. İsterseniz bu yoldan gidebiliriz” dedim. Resûlullah efendimiz; “Tamam, oradan gidelim” buyurdu. Hemen yola çıktık. Yolda Mühânân denilen iki kişiye rastladık. Resûl-i ekrem onları çağırdı ve İslâmiyeti anlattı. Onlar da Müslüman oldular. Sonra Resûl-i ekrem onlara isimlerini sordu. Onlar; “Biz Mühânânız, iki sevimsiz kimseyiz” deyince, Resûlullah  efendimiz; “Siz iki sevimli kimsesiniz” buyurarak, Medine’ye gelmelerini emretti.”
Ebu Hureyre, Resûlullah Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Yaşlandıkları sırada anne ve babasına, bunların birisine yahut her ikisine erişip de sonra da cennete giremeyen kişinin burnu sürtülsün, sonra yine burnu sürtülsün, sonra yine burnu sürtülsün.”

Comments are closed.