HADİS VE FIKIH ÂLİMİ Abdullah bin Adiyy

Abdullah bin Adiyy hazretleri hadîs hafızı (yüzbin hadîs-i şerîfi râvileriyle ezbere bilen) ve fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 277 (m. 890)’da İran’da Cürcan’da doğdu. İlim öğrenmek için birçok şehri dolaşmıştır. 365 (m. 976)’da Cürcan’da vefât etti. Onun bildirdiği hadîs-i şerîflerde Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar:
“Her kılın altında bir cünüplük vardır. (Yani, kıl bulunan bedenin bütün görünen kısmı, cünüplük mahallidir.) O halde, vücuttaki bütün kılların altını yıkayınız. Vücudu kir ve benzeri şeylerden temizleyiniz.” (Vücutta yapışık bulunan bir şey, suyun geçmesine mâni olursa, cünüplük gitmez.)
Resulullah efendimiz bir hadis-i kudside buyuruyor ki: “Bir kul günah işledi ve: ‘Ya Rabbi günahımı affet!’ dedi. Hak teala da: ‘Kulum bir günah işledi; arkadan bildi ki günahları affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.’ Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘Ey Rabbim günahımı affet!’ der. Allahü teala hazretleri de: ‘Kulum bir günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle cezalandıran bir Rabbi vardır.’ Sonra kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘Ey Rabbim beni affeyle!’ der. Allahü teala da: ‘Kulum günah işledi ve bildi ki, günahı affeden veya günah sebebiyle muaheze eden bir Rabbi olduğunu bildi. Dilediğini yap, ben seni affettim!’ buyurdu.”
Resulullah efendimiz buyurdular ki: “Benî İsrailde birbirine zıt maksat güden iki kişi vardı: Biri günahkârdı diğeri de ibadette gayret gösteriyordu. Abid olan diğerine günah işlerken rastlardı da: ‘Vazgeç!’ derdi. Bir gün, yine onu günah üzerinde yakaladı. Yine, ‘vazgeç’ dedi. Öbürü: ‘Beni Allahla baş başa bırak. Sen benim başıma müfettiş misin?’ dedi. Diğeri: ‘Vallahi Allah seni mağfiret etmez.’ Veya: ‘Allah seni cennetine koymaz!’ dedi. Bunun üzerine Allah ikisinin de ruhlarını kabzetti. Bunlar Rabbül-aleminin huzurunda bir araya geldiler. Allahü teala hazretleri ibadette gayret edene: ‘Sen benim elimdekine kaadir misin?’ dedi. Günahkâra da: ‘Git, rahmetimle cennete gir!’ buyurdu. Diğeri için de: ‘Bunu ateşe götürün’ diye emretti. Ebu Hüreyre (radıyallahü anh) der ki: “(Adamcağız Allahın gazabına dokunan münasebetsiz) bir kelime konuştu, bu kelime dünyasını da, ahiretini de heba etti.”