Hangi güzel yüzdür ki…

Hangi güzel yüzdür ki…



Dâvud-i Tâî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, İmâm-ı âzam hazretlerinin talebesi olup, kabr-i şerîfi Bağdat’tadır.

Kanaat ehli olup çok ibâdet yapardı.

Para ve dünyâ malı hiç yoktu gönlünde.

Haram ve şüphelilerden kaçınır, gece gündüz Rabbine ibâdete sarılırdı.

● ● ●

Gençliğinde bir kadından; “Hangi güzel yüzdür ki, toprak olmadı. Hangi tatlı gözdür ki, yere akmadı” beytini işitince duygulandı.

Ve çok da ağladı!

Doğruca İmâm-ı âzam hazretlerinin huzûruna vardı. Ve işittiği bu beyti arz edip; “Efendim, ben şimdi ne yapayım?” diye sordu.

Hazret-i İmâm;

“Önce İslâmiyet’i öğren” buyurdu.

Onun emriyle bütün ilmihâl bilgilerini öğrendi. Yirmi sene Hazret-i İmâm’ın dersine devam etti.

“Zâhirî ilimler”de mütehassıs oldu.

İslâm’a öyle kuvvetli sarıldı ki, hayâtı örnek oldu çok insana.

Sonraları “uzleti” tercih etti. Ancak İmâm-ı âzam hazretleri bunu haber alınca, kendisine;

“İnsanlar arasına gir. Talebe kardeşlerinin arasına gel, fakat hiç konuşma, sâdece dersine çalış” buyurdu.

Hazret-i Dâvud da;

“Peki efendim” dedi.

Ve bir sene müddetle hiç konuşmadı.

İmâm-ı âzam hazretlerinin emrine uyunca, mânevî derecesi de kat kat yükseldi…

Comments are closed.