Hırkasında on yama vardı

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” devrinde çok memleket fethedilmiş ve çok ganîmet alınmışken kendi yaşayışı hiç değişmedi. Arpa ekmeği yerdi.
Yamalı giyerdi.
Kızı Hazret-i Hafsa radıyallahü anhâ, o haşmetli günlerde babasını ziyârete geldi bir gün. Ancak babasının hırkası dikkatini çekti ve hayret içinde baktı babasına:
“Babacığım!”
“Söyle kızım”
“Hırkanız çok eskimiş, üstelik de yamalı. Hani şöyle yeni bir hırka alsanız diyorum”
Babası Onu dinledi.
Ve şunu anlattı:
Ey kızcağızım, Efendimiz aleyhisselâm vefâtına yakın beni huzuruna çağırıp; “Yâ Ömer! Mahşer günü benim yanımda bulunmayı ister misin?” diye sordu.
Ben cevâben;
“Çok isterim” dedim.
Bunun üzerine bana bakıp; “Öyleyse şu yaşayışını hiç değiştirme!” buyurdu.
Bunu anlattı.
Sonra Ona;
“Şimdi söyle kızım, Resûlullahın bana vasiyyeti böyleyken, eski yaşayışımı değiştirebilir miyim?” diye sordu.
Hazret-i Hafsa;
“Affet baba” dedi.

ESKİ HIRKA
Yine Halîfenin sırtında, hurma lifinden ve üzerinde on yama bulunan bir hırka vardı.
Bir sahâbî onu gördü.
Ve müsaade alıp;
“Ey mü’minlerin halîfesi! Bu eski ve yamalı hırkayı çıkarıp şöyle sultânlara yakışan yeni bir hırka alsanız” dedi.
Ama O kabul etmedi.
Hattâ celâllenip;
“Cenâb-ı Hak bize İslâm gibi bir ni’met vermişken, eski ve yamalı hırka giymemizin ne önemi vardır?” buyurdu.