İbni Teymiyye’den nakil

19.05.2015
Sual:
İmam-ı Sübkî hazretleri, (İlmi aklından çok olan İbni Teymiyye’ye, Şeyh-ul-İslam diyenin kâfir olacağını söyleyenler vardır) derken, İbni Âbidin hazretleri, Şeyhülislam diyerek İbni Teymiyye’den nakil yapıyor. Farklı görülen bu iki durumun doğrusu nedir?
CEVAP
Bir insan, kâfir iken Müslüman, Müslüman iken kâfir olabildiği gibi; bid’at ehli iken Ehl-i sünnet, Ehl-i sünnet iken bid’at ehli olabilir. Mesela İmam-ı Eş’arî hazretleri, Mutezile iken, sonradan Ehl-i sünnet olmuştur. İbni Teymiyye ise, Hanbelî mezhebinde fıkıh ve hadis âlimi iken, daha sonraları Mücessime fırkasının etkisinde kalarak Allahü teâlânın cisim olduğunu söyleyerek Ehl-i sünnetten ayrıldı.

İbni Teymiyye, Hanbelî mezhebinde yani Ehl-i sünnetti. Fakat ilmi çoğalıp, fetva makamına yükselince, kendi fikirlerini beğenmeye, kendini Ehl-i sünnet âlimlerinden üstün görmeye başladı. İlminin çoğalması, sapıtmasına sebep oldu. Hanbelî’den de ayrılmış oldu. Çünkü dört mezhepten birinde olabilmek için, Ehl-i sünnet itikadında olmak lazımdır. Ehl-i sünnet itikadında olmayan kimsenin Hanbelî mezhebinde olduğu söylenemez. (S. Ebediyye)

(Kalb dönektir) buyuruluyor. Peygamber efendimiz kalbin hep Ehl-i sünnet üzere sabit kalması için, (Allahümme, yâ mukallibel kulûb, sebbit kalbi, alâ dinik = Ey büyük Allah’ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde sâbit kıl, yani dininden döndürme, ayırma!) diye dua etmemizi bildirmiştir. (Tirmizî)

(Allahümme yâ Musarrifel kulûb sebbit kalbi alâ taatik = Ey kalbleri istediği gibi tasarruf eden büyük Allah’ım, kalbimi senin taatın, ibadetin üzerinde sâbit kıl!) diye dua etmemizi de bildirmiştir. (İ. Sünnî)

Allâme Ebu Zühre, (Tarih-ul-mezahib-il-islamiyye) kitabında yazdığı gibi, hicretin dördüncü asrında, Hanbelî mezhebinden ayrılan bazı kimseler, kendilerine Selefî ismini verdiler. Yine Hanbelî mezhebinde olan Ebülferec İbnülcevzi ve başka âlimler, bu Selefîlerin, Selef-i sâlihinin yolunda olmadıklarını, bid’at ehli, Mücessime fırkasından olduklarını bildirerek, bu fitnenin yayılmasını önlediler. Yedinci asırda, İbni Teymiyye, bu fitneyi tekrar alevlendirdi. (S. Ebediyye)

İbni Âbidin’de, (Hanbelî mezhebinden olan Şeyhülislam İbni Teymiyye’nin (Es- Sar-ül- meslul) adlı kitabında deniyor ki…) deniliyor. Bu kitabı Hanbelî mezhebinde iken yazmıştır. Mücessime olduktan sonra yazdığı kitap değildir. Hanbelî mezhebindeki bir âlimin kitabından örnek vermenin mahzuru olmaz. Sonradan sapıtması o fetvasının geçersiz olduğunu göstermediği gibi, kendisinin de, bid’at ehli olmadığını göstermez.

Comments are closed.