İlliyet rabıtası

Belki bu iki kelimeyi hukuk okuyan bazı gençler de bilmez. Zira hukuk terimleri de, “selli sallı” dildeki kelime savaşına yenik düştü. Tam karşılığını bilmiyorum. Herhalde yakın karşılığı “bağlamsal ilişkiler” veya “ilintili ilişkiler” olmuş olabilir… 
Her neyse. YSK’nın önce bazı adaylara yasak getirmesi, 72 saat sonra bu yasağı kaldırmasını anlayan varsa beri gelsin! Yasağın getirilmesi ile ilişkili tarafın, önce sözlü ve korkunç fiili tehditli uyarısı ve ardından İstanbul dahil, geniş bir alanda çıkarılan yıkıcı kargaşalar, kuşkusuz karara karşı gözdağı idi. Peki ölen gencin vebali kimde? Kararla bir illiyet rabıtası var mı? Varsa kim suçlanacak, kimler yargılanacak. Son verilen serbesti kararı hangi belgelere dayandı. Bu belgeler 72 saat önce yok muydu? Neden ilgililerden belge istenmeden hemen yasak kararı verildi. Yoksa bilmediğimiz ince meseleler mi var? 
Yasakta bir parti mensubu aday olmadığı halde, bir partinin yetkilileri, YSK ile, karar öncesi bir hafta müddetle konuyu görüştüklerini alenen söylediler. Bağımsız aday için bir parti mensubu neyi görüşür. Yanan yıkılan şeylerden doğan maddi zarar milyonları buldu. Bu devlet ve millet zararını kimler hukuken ödemeli. Yargıtay bazı hakimlere kararlarından dolayı verilen cezayı kısa süre önce onamıştı. Şimdi bu son karardan doğan fiili durum ne olacak! 
Bir hikâye anlatılır. Zengin köylü Mehmed Ağa, yanında çalışan Ali’ye at arabasını hazırlatır. İlçeye gidecektir. Mevsim bahar. Her taraf yemyeşil, sular çağıldıyor. Arkaya kurulan Mehmed Ağa zevkle etrafa bakarken birden arabayı kullanan hizmetçiye; 
“Ali şu otlara bak. Ne güzel. Bu otlardan ye desem yer misin? Yersen kürkümü, arabayı ve ağalığı sana vereceğim” der. Ali ise;
“Ağam senin hatırın bana yeter” dese de ağa vermede ısrar eder. Ali otu yer. Ağa hizmetçinin yerine geçer. Arabayı kullanır. İlçeye öyle girerler. İş bitip dönerken ağayı bir telaş sarar. Köylüye ne diyecek. Köye yaklaşırken ağa, Ali’ye döner; 
“Bre Ali! Şu otlardan ben yesem, aldıklarını geri verir misin?” der. Ali “Ağam yemesen de verdim gitti” dese de ağa adaleti pek sever. Arabayı eğletir. Otlardan biraz yer. Kürkü alıp arka koltuğuna kurulur. Zira ağalık kurtulmuştur. Köye yaklaşınca Ali duramaz ve döner ağasına sorar: 
“Ağam köyden çıkarken sen ağaydın ben hizmetçi. Köye girerken yine ben hizmetçi sen ağa. Peki biz bu otu niye yedik!..” 
Sahiden 72 saatte ne değişti!..