İmansız ölmekten çok korkmalıdır!..

İmansız ölmekten çok korkmalıdır!..



Çok kıymetli mücevheri olan, onu çaldırmaktan çok korkar. Mücevherleri çaldırmamak için açığa koymaz. En gizli yere saklar. İman bundan daha mı az kıymetli?

 

 

 

İmanın sahih ve makbul olmasının şartları-8-                               

Mü’minin en büyük arzusu, son nefeste imanla ölmek olmalıdır. İmansız ölmekten korkmamak, imansız ölmeye sebep olur. Allah saklasın, sonsuz azap ne büyük tehlikedir. Dünyada müebbet hapse mahkûm olup hücreye giren kimse çıldırır, peki sonsuz ateşe insan nasıl dayanır?

İnsan için en büyük felaket, imansız ölmektir. İmansız, yani kâfir olarak ölmemek için, ilim sahibi olmak, ibadetlerimizi ve bütün işlerimizi ihlâs ile yapmak, haramlardan çok sakınmak şarttır. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Bunun için de, işin başı namazdır. Müslümanın aklı fikri namazda olmalıdır. Kur’an-ı kerimde, (Namaz, insanı pis ve çirkin işlerden alıkoyar) buyuruldu. İnsanların kimi ateşe, kimi puta, kimi de Allah’a tapar. Peki namaz kılmayan kime tapar? Dinsiz midir, paraya mı, nefsine mi tapar? Belli değildir. O hâlde, eşimizi, oğlumuzu, kızımızı haramlardan korumalı, onlara mutlaka namazı öğretmeli ve namaz kılmalarını sağlanmalıdır. Namazsız hayat, çok büyük felakettir.

Müslüman olan bir kimse, bir sözüyle, bir işiyle küfre düşebilir, yani kâfir olur da, haberi olmaz. Kendini Müslüman zanneder. Yaptığı işin küfür olduğunu bilmediği için tevbe de etmez, imansız olarak ölebilir. Günahı bilmemekten daha kötüsü, günahı ibadet olarak işlemektir. Bid’at inanışlar ve diğer bid’at olan ameller böyledir. Bu felaketlerden kurtulmak için, İmam-ı Rabbani hazretleri, (İslamiyet, ilim, amel ve ihlâs üzerine kurulmuştur) buyuruyor. Yani dinimizi doğru olarak öğrenip, ihlâsla amel etmeliyiz. Bilmeden yapmak felaket olduğu gibi, bildiklerini de ihlâssız yapmak felakettir. Bunun için  Peygamber efendimiz, (Elbisenin eskidiği gibi, içinizdeki iman da eskir. İmanınızı [Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah] diyerek tazeleyin!) buyuruyor.  

Çok kıymetli mücevheri olan, onu kaybetmekten veya çaldırmaktan çok korkar. Mücevherleri, çaldırmamak için açığa koymaz. En gizli yere saklar, belki üstünde yatar. İman bundan daha mı az kıymetli? Her an, benim imanıma bir zarar gelir mi gelmez mi diye, imanı düşünmek gerekmez mi?

Âhir zamanda yaşıyoruz. Bu asırda, kendini kurtulmuş gibi görmek, göğsü kabarık yaşamak ahmaklıktır! Eskiden müminler günahlardan çok korkarlardı. Zamanımızda ise günahtan çok, küfür tehlikesi vardır. İnsan bir sözle, bir işle kâfir olabilir, çünkü bu zamanda günah çok kolay işleniyor. Mesela kolayca gıybet yapılıyor. Din kitaplarında, yapılan gıybet için, “Ben doğruyu, olan şeyi söylüyorum, bu gıybet değil!” demenin küfür olduğu bildiriliyor. Çünkü harama helâl denmiş oluyor.

Bu zamanda çok korkmak ve imanı kurtarmak için çok gayret sarf etmek lazımdır.