İnşallah elimden tutacak

Bendeniz Ahmed Mekkî Efendi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” yanında müftülük kâtibi olarak iki sene kadar çalışmakla şereflendim.
Onu çok seviyordum.
O da beni çok severdi.
Yirmi yaşındaydım.
Câhildim, toydum.
Üniversitede okuyordum.
Onu çok sevdiğimden, hiç ölmeyecek sanıyordum.
Ama âniden vefât etti.
İnanamadım.
Onun vefâtı beni çok üzdü.
Derinden yaraladı.
Dünya bana dar geldi.
Babamın vefâtında bu kadar üzülmemiştim.
Bütün neşem kaçtı.
Üç dört ay, hiç gülmedi yüzüm.
Sanki yetîm ve öksüz kalmıştım.
Üç ay kadar istisnâsız her gün mezarını ziyâret edip sonra işe gidiyordum.
O günlerde rüyâda çok görürdüm kendisini.
Bir defâsında o, bir yoldan gidiyordu.
Ben de peşinden.
Ama yürüyerek değil.
Yerde sürünerek.
Ona yetişmeye çalışıyordum.
Yetişemeyeceğim diye üzülüyordum.
Dönüp gördü bu hâlimi.
Acıyıp yanıma geldi.
Eğilip tuttu elimden.
Ve kaldırdı ayağa.
Birlikte yürümeye başladık.
O anda uyandım.
Ooh, rahatladım.
Ve kendi kendime;
“İnşallah âhirette elimden tutacak” diye tâbir ettim.

Comments are closed.