İnsanın en kıymetli varlığı imânıdır…

İnsanın en kıymetli varlığı imânıdır…



Dinin emirlerine, ihlâsla sarılan kimsenin kalbinde dünya sevgisi kalmaz. Kalbde Allah sevgisi hâkim olunca, o kimse imânla gider.

 

Son nefes çok önemlidir. Kimse sonundan emin değildir. Bundan herkes korkmuştur. Çünkü, insanın kalbi değişebilir. Ölüm zamanı müthiş bir zamandır. O vakitte kalbin neye karar kılacağı bilinemez. Hattâ âriflerden biri şöyle buyurmuştur:

“Bir kimsenin elli sene îmân üzere olduğunu bilsem, yanımdan bir duvar arkasına gitmek kadar uzaklaşsa, îmân üzere olduğuna şâhidlik edemem. Çünkü kalb her an değişebilir.”

Süfyân-ı Sevrî hazretleri ölüm zamanında ağlayınca dediler ki:

“-Allahü teâlânın affının senin günahından büyük olduğunu bilmez misin?” Bunlara şöyle cevap verdi:

“İmanla öleceğimi bilsem, dağlar kadar günahım olsa yine korkmam.”

İmânsız gitmeye sebep olan şeyler çok ise de bunun iki sebebi vardır: 

Birincisi; ömrün, bozuk, bâtıl itikâd üzere geçmesidir… Böyle kimseler, yaptığı işin, itikâdının bozuk olduğunu bilmediği için, tevbe de edemez. Ve bu sapık hâli ile vefât eder.

Bunun için, önce itikâdı düzeltmek, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi inanmak lâzımdır. Ehl-i sünnet itikâdı, Peygamber efendimiz ve Eshâbının itikâdıdır.

İkincisi; imânın zayıf olması, dünya sevgisinin çok, Allah sevgisinin az olmasıdır. Ölüm zamanı, dünya sevgisi ağır gelir, imânsız gitmesine sebep olur. Bunun için, dünya malına muhabbet etmemeli, şehîd olarak ölmeyi arzu etmelidir.

Her namazdan sonra, şehîd olarak ölebilmek için duâ etmelidir. Çünkü, şehîdlik mertebesine kavuşan kimsenin kalbinden dünya sevgisi çıkar gönlü Allah sevgisi ile dolar. İmânlı kimselerin kalbinde, vefâtları yaklaşınca dünya sevgisi, tamahı kalmaz. Kalbi Allah sevgisi ile dolar. Çünkü Allah sevgisi ile dünya sevgisi bir arada bulunmaz. Birinin girdiği yerden diğeri çıkar. Allah sevgisinin artıp, dünya sevgisinin azalması, yok olması için, her zaman dinin hududunu gözetmeli, dinin bildirdiği sınırdan dışarı çıkmamalıdır.

Dinin emirlerine, ihlâsla sarılan kimsenin kalbinde dünya sevgisi kalmaz, bunun yerine Allah sevgisi dolar. Kalbde böyle Allah sevgisi hâkim olunca, o kimse imânla gider.

Âyet-i kerîmede meâlen buyuruldu ki:

(Ey habîbim, hicreti terk edenlere de ki, eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabîleniz, elinize geçirdiğiniz mallar, kesattan korka geldiğiniz bir ticâret ve hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allahtan O’nun Peygamberinden ve O’nun yolundaki bir cihâddan daha sevgili ise, artık Allahın emri gelinceye kadar bekleyin! Allahü teâlâ fâsıklar güruhunu hidâyete erdirmez.)

İnsanın en kıymetli varlığı imânıdır. Bunu korumak için her türlü gayreti göstermesi lâzımdır…