“İnsanın okumaktan gâyesi”

Ahmed Mesûhî, Bağdat’ta yetişen evliyânın meşhûrlarındandır. Doğum târihi bilinmemektedir. 893 (H.280) senesinde vefât etti. Evliyânın meşhurlarından Sırrî Sekâtî ile sohbet etmiştir…

KALBİN, İLİM İLE TAMİRİ…
Ahmed Mesûhî, sohbetlerinde büyük zatlardan naklederek buyurdu ki:
“İlim isteyen ilk önce nefsini kötü ahlâk ve huylardan temizlemelidir. Çünkü ilim öğrenmek, kalbi îmar etmekle olur. Âzâların vazîfesi olan namaz, nasıl necâsetten temizlenmeden olmuyorsa, kalbin ilim ile tâmiri de, ancak kalbi her türlü kötü sıfat ve vasıflardan, fena huylardan temizledikten sonra olur. 
İkinci olarak dünyâ meşgûliyetlerinden alâkayı kesmelidir. Zîrâ dünyâ meşgalesi insanı ilimden alıkoyar. İnsan bir anda iki şeyle meşgûl olamaz. 
Üçüncü olarak hocaya karşı kibirli olmamalı ve ona ukalâlık etmemelidir. Bilhassa hastanın tabibe teslim olduğu gibi hocaya teslim olmak lazımdır. 
Dördüncü olarak ilmin başında ister bu ister öteki dünyâ için olsun âlimlerin ihtilaflarına kulak asmamalıdır. Çünkü bu zihni zorlar doğru düşünceden uzaklaştırır. Meseleler idrâk edilmez olur. 
Beşinci olarak, insanın okumaktan gâyesi kalbini kötü huylardan temizleyip, fazîletlerle süslemek, gelecekte ise Allahü teâlâya yakın olmak ve yakınlık mertebesine kavuşmak olmalıdır. Bilgisiyle; riyaset, servet, makamı, düşük adamlarla mücâdele ve akranlarına üstünlük gâyesi göstermemelidir…

EN KIYMETLİ SERMAYE!..
Şunu iyi bilin ki, insanlar bu âlemde yolculuk hâlindedirler. Onların ilk konakları beşik, sonuncusu ise kabirdir. Hakîkî vatan, ya Cennet veya Cehennem’dir. İnsanın ömrü, sefer mesâfesini teşkil eder. Yıllar konak yerleri, aylar fersahlar, günler kilometreler, nefesler metrelerdir. Yapmış olduğu iyilik, tâat ve ibâdetler azığıdır. Ömrünün en kıymetli sermâyesi vakitleridir. Şehveti ve şehevî arzuları, yolunu kesen eşkıyâdır. Kazancı ve kârı; Cennet’i ve oradaki ebedî nîmetleri elde etmek, Allahü teâlânın rızâsına ve cemâline mazhar olmaktır. Zarar ise; Cehennem’de çeşitli azaplara mâruz kalmak, Allahü teâlânın rahmet ve cemâlinden uzaklaşmaktır…” 
Ahmed Mesûhî vefat etmeden evvel buyurdu ki: 
“Kime istemeden helâl bir şey verilir de muhtaç olduğu hâlde kabûl etmezse, Allahü teâlâ o kimseyi almadığı şeyin benzerini istemeye muhtaç eder.”

 

Comments are closed.