İnsanın yüzü nereye dönükse öyle anılır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsanın yüzü nereye dönükse öyle bilinir, öyle anılır. En rahat geçim, en rahat iş birliği, en rahat çalışma ortamı, en rahat yolculuk, yüzü âhirete dönük olan insanlarla olur.
Hazret-i Ömer, Ebu Ubeyde bin Cerrah’a bir kese altın gönderir. Parayı götüren adama da, (Oradan ayrılma, bakalım altınları ne yapacak) der. Ebu Ubeyde hazretleri, altınlara elini sürmeden yardımcısına, (Al bunları, şu fakirlere dağıt) buyurur.
O kimse, Hazret-i Ömer’e durumu arzeder. Hazret-i Ömer ona bir kese daha verip, bunu da, Sa’d bin Muaz’a gönderir. O da elini sürmez, (Fakirlere dağıtın) der. O kimse yine gelir, hazret-i Ömer’e durumu arz eder, (Efendim, bu zatların parayla alakası yok, hep dağıtıyorlar) der.

Hazret-i Ömer, (İşte ben buna şükrediyorum. Dağıtmazlarsa geçim sıkıntılı olur. Dağıttıkları için huzur ve düzen var. Eshab-ı kiram bu şekilde kardeşçe yaşıyorlar. O sevginin aslında, esasında bu var) buyurur.

(Büyüklerin kalbinde zerre kadar dünya menfaati olsa kimse onları sevmez) buyuruluyor. Bu husus, her Müslüman için de geçerlidir.
Paraya düşkün olan sevilmez, onunla oturup dertleşilemez, samimi dost olunamaz.
Ölüp gittikten sonra, dünyaya düşkün olan hangi zengin rahmetle anılıyor? Ama binlerce kilometre uzaklıktaki evliya zatların kabirlerini ziyarete gidilebiliyor.
MAKAM VE MEVKİSİNE DEĞİL NİYETİNE BAKAR
Niyet hayır, âkıbet hayır! Allahü teâlâ kullarının mevkiine, makamına, elbisesine değil, kalbine ve niyetine göre muamele eder. Allahü teâlâ, insanın istediği neticeye kavuşturmak için, ona giden yolu açar. Ancak, çok sevdiği kullarının gideceği yer felaketse, onun istediği o iş için mâniler çıkarır.
Bütün dünyalık görünen işler, bir niyetle âhiretlik olur, bütün âhiret işleri de, bozuk bir niyetle dünyalık olur. Bunun için niyetlerimizi düzeltip, yaptığımız her şeyi Allah için yapmalı.
İbadetlerimize, dinin yayılması için yapacağımız hizmetlere, riya ve ucub gibi hiçbir bozuk niyeti karıştırmamalıyız.

Comments are closed.