İnsanlardan bir şey beklememeli

İbrâhîm-i Havvâs hazretleri; “Hızır aleyhisselâm benimle arkadaşlık etmek istedi. Ben istemedim. Tevekkülümün azalmasından korktum” buyurmuştur…
Tevekkülün esası, insanlardan bir şey beklememek, sebeplere güvenmemek, her şeyi, yalnız Allahü teâlâdan beklemektir. İbrâhîm-i Havvâs hazretleri; “Hızır aleyhisselâmı gördüm. Benimle arkadaşlık etmek istedi. Ben istemedim. Kalbimin ona güvenerek, tevekkülümün azalmasından korktum” buyurmuştur.
Bir Müslümân; dünyada azîz, âhırette de mesut olmak isterse, kendisinde şu üç huy bulunmalıdır: 1-Mahluklardan hiçbir şey beklememek. 2-Müslümânları ve gayr-i müslimleri, ölmüş olsalar bile gıybet etmemek. 3-Başkasının hakkı olan bir şeyi almamak.
Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî hazretleri, karşılaştığı bir hâdiseyi şöyle anlatır: “Bir gün bir köpek gördüm. Yanımdaki ekmeği, yemesi için önüne koydum. Önüne koyduğum ekmeğe dönüp bakmadı. Köpeğin bu hâline hayret ederek, ekmeği ağzına yaklaştırdım, fakat yine dönüp bakmadı. Köpek, bu hâli ile, mahluklardan bir şey beklemiyor ve mahluklardan gelen bir şeyi kabul etmiyordu. Bu sırada;
-Köpeğin, kendisinden daha zâhid olduğu kimseye yazıklar olsun, diye bir ses duydum ve kendimden utandım. İşte o zaman, Allahü teâlâya yemin ederek söylüyorum ki, üstünlük ve şerefi, mahluklardan bir şey beklememekte buldum.”
Allahü teâlâya güvenen, tevekkül eden bir kimse, değil başka insanlara, elindeki sermayeye bile güvenmemelidir. Bunun alâmeti de, sermaye elden giderse, kalbinin hiç sıkılmaması, rızıktan ümidi kesilmemesidir. Çünkü Allahü teâlâya güvenen bir kimse, onun, hiç ummadığı yerden rızık göndereceğini bilir.
Netice olarak, her bakımdan Allahü teâlâya güvenmek, tevekkül edebilmek, hiç kimseden bir şey beklememek, kolay değildir. Bir kimsenin bütün malı çalınır veya felakete uğrayıp da, kalbinin hiç değişmemesi, herkesin yapacağı şey değildir. Allahü teâlâya bu şekilde güvenen, tevekkül eden pek az bulunur ise de, yok değildir. Böyle tevekküle kavuşmak için, Allahü teâlânın rahmet ve ihsânının sonsuzluğuna, kudretinin büyük olduğuna, kalbin tam inanması, yakîn hâsıl etmesi lâzımdır. Birçok kimseye sermayesiz rızık gönderdiğini, birçok sermayenin de, felakete sebep olduğunu düşünmelidir. Kendi sermayesinin elinden gitmesinin, hayırlı olduğunu bilmelidir. Resûlullah  efendimizin buyurduğu gibi:
(Bir kimse geceyi, yarın yapacağı işleri düşünmekle geçirir. Hâlbuki o iş, bu kimsenin felaketine sebep olacaktır. Allahü teâlâ, bu kuluna acıyıp, o işi yaptırmaz. O ise, iş olmadığı için, üzülür. Bu işim neden olmıyor, kim yaptırmıyor, bana kim düşmanlık ediyor diye arkadaşlarına kötü gözle bakmaya başlar. Hâlbuki, Allahü teâlâ, ona merhamet ederek felaketten korumuştur.)

Comments are closed.