İnsanları irşâd etmek, yetiştirmek

İnsanları irşâd etmek, yetiştirmek, cenâb-ı Hakkın rızâsına kavuşturmak, Allahü teâlânın bir kuluna en büyük ihsânıdır. İnsanları yetiştirmek için, hârikalar, olağanüstü hâller göstermeye gerek olmadığı gibi buna lüzum da yoktur. Ancak insanları irşâd edecek, yetiştirecek kimsenin, hakiki bir rehberin, yol gösterenin eğitiminden geçmesi, nefsinin bütün kötülüklerinden sıyrılması gerekir. Mahmûd  Sâminî hazretleri, talebesi Hâfız Osman Bedreddîn hazretlerine, insanları irşâd etmek, yetiştirmek konusunda buyuruyor ki:

“Hâfız, bir çocuk tahsîl çağına geldiği zaman, okuyup yazmaya nasıl harfleri öğrenmekle başlarsa, Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak da, tavsiye edeceğim şu hususlara uymakla gerçekleşir:

1-Allahü teâlâyı tanımak. 2-Allahü teâlâya muhabbet. 3-Gönlü toplamak. 4-Teslîmiyet. 5-Nefsin arzularına uymamak. 6-Bu yolda gayret göstermek. 7-Halk içinde Hak ile olmak. 8-Çok salevât okumak. 9-Kelime-i tevhîdi çok söylemek. 10-Az yemek. 11-Temiz giyinmek. 12-Halka faydalı olmak, 13-Güzel ahlâk sâhibi olmak. 14-Yol gösteren Rehbere itâat etmek. 15-Arkadaşlarını sevmek, onlara şefkatli olmak. 16-Âleme ibret nazarı ile bakmak. 17-Vaktin kıymetini bilmek. 18-Emire itâat etmek. 19-Hasedden uzak olmak. 20-Kimseye buğuz ve düşmanlık etmemek. 21-Komşu hakkına riâyet etmek. 22-Sözünün eri olmak. 23-Kendini, nefsini tanımak. 24-Dünyadan lüzûmu kadar nasîb almak. 25-Âhireti unutmamak. 26-Doğruluktan ayrılmamak. 27-Haddi aşmamak. 28-Huzûrla sükûn bulmak.

Tasavvufun elifbâsı bunlardır. İnsanlar arasında aşk ateşiyle dolaş, fenalıkları yak, iyilikleri besle. İnsanı insana yaklaştır, Hakka ulaştır. Aslâ ilmine güvenme, fadlına kanma. Dünyâya aldanma, nefsine uyma, şeytanı at. Aşk ile yan, şevk ile kalk. Peşinden gelenleri ne olursa olsun iyi gözet, sapıkları düzelt. Huzûra dikkat, her sözün hakîkat, görüşlerin mârifet olsun.

Hâfız, Makâm-ı irşâd yâni insanları yetiştirme, olgunlaştırma makamı bir şimşektir. Çaktığı vakit etrâfını aydınlatır ve düştüğü yeri de yakar. Mârifet; o aydınlığı insanların kararan kalbine nüfûz ettirmek, yerleştirmek ve kalbleri aydınlatmaktır…”

Netice olarak, insanları irşâd etmek, yetiştirmek isteyenlerin, önce kendilerini yetiştirmesi, bundan sonra konuşmaları ve yazmaları lâzımdır. Hissî konuşmak, kendi görüşlerini, dînin emir ve yasakları imiş gibi göstermek, yapılan işlerin, helâl mi, harâm mı olacağını ayırırken taassuba kapılıp, dinin bildirdiği kaynaklara dayanmamak, nakli terk etmek, kendi görüşünü ön plâna çıkarmak, insanı hüsrana, felâkete götürür.