“İşte ağabeyine yardım eden genç!..”

“İşte ağabeyine yardım eden genç!..”



Akşam döndüğümde kendi kendime “Yarın Mustafa Amca’yı ziyaret edeyim” diye düşündüm…

 

Yardım için çağrılan evde, yere düşüp kendi başına kalkamayan Mustafa Amca’nın koluna girerek sandalyesine oturtup birkaç kelime de hoşbeş ettikten sonra okumak üzere yanıma aldığım Türkiye gazetesini kendisine takdim ettim.

“Okursunuz” dedim.

“Zahmet etme, sen oku gazeteni” filan dediler ama “ben yine alırım” diyerek bıraktım. Yanında dua ettim “Allah yardımcınız olsun” dedim. O da bana çok teşekkür etti… Veda ederek ayrıldım.

Diyalize mi giriyordu neydi, kolları serum ve iğne enjekte izi ile morarmıştı. Hatta bir kolunda da serum ve iğnenin rahat takılması için bekletilen bir de kateter vardı.

Cumartesi günü meçhul komşuma bu yardımı yaptıktan sonra işime gittim. Akşam evime döndüğümde de kendi kendime “Yarın gidip Mustafa Amca’yı bir ziyaret edeyim” diye düşündüm. Ertesi gün pazar sabahı kahvaltı yaparken minarelerden bir sala sesi geldi.

“Hayırdır acaba kim vefat etmişti?”

Sala bittikten sonra imam efendi mahallemizden Mustafa Amca’nın ismini söyleyince bir tuhaf oldum. İnanamadım bir türlü. Çünkü ben onu dün sabah yerden sandalyeye kaldırdığımda yüzünde ölüm emaresi gibi bir bitkinlik, solgunluk filan yoktu.

Ama ölümün ne zaman nerede nasıl geleceğini bilen var mıydı?

Öğleye doğru sokağın alt başından al bayrağa sarılı bir tabut geldi. Evin önüne getirildi.

Meğer Mustafa Amca emekli komisermiş… Kim bilir yurdumun hangi dört bir yanında görev yaptı? Hiç evlenmemiş. O teyze de galiba alt katta oturan yengesiymiş.

Hep korkar çekinirmiş Mustafa Amca “uyursam bir daha uyanamam” diyormuş. Nitekim o gün de uyumuş ve bir daha uyanamamış!..

O apartmanda kim kalıyor, başka hangi yakınları var bilmiyorum ama o gün kapıdan içeri girerken kapıda gördüğüm ayakkabısı ile terliği öylece duruyordu. Bu resim beni çok etkiledi… Bir koca dünyadan bir terliğini bile götüremiyorsun işte… Neyin kavgası bu?

O gün yerden sandalyesine oturttuktan sonra kendisine dua etmiştim. Hiçbir yere gidemeyen, yatağından kalkamayan Mustafa Amca’ya gazetemizi de okuması için bırakmıştım.

Ertesi gün de vefat haberini alınca bir tuhaf oldum. Cenaze namazına katıldım. Fatiha’sını okudum… Aradan bir hafta kadar zaman geçmişti. Perşembe sabahı o teyze beni görünce tanıdı. Yanında beyi de vardı. Ona beni göstererek “İşte ağabeyine yardım eden genç buydu” dedi ve bana teşekkür ettiler. Allah mekânını Cennet eylesin.

           Murat Dirlik-İstanbul