“İşte oğlumun katili bu!..”

“İşte oğlumun katili bu!..”



“Anne çocuğuna çarpanın kim olduğunu bilmez ama genç de gözünün önünden gitmez…”

 

 

Babasının arabasıyla izinsiz dolaşırken bir çocuğa çarpıp ölümüne sebep olan on yedi yaşındaki Halit olay yerinden kaçmış ve kimse kendisini görmemiştir. Annesi çocuğuna çarpanın kim olduğunu bilmez ama direksiyondaki genç de gözlerinin önünden gitmez… Aylar sonra tesadüfen karakolda karşılaştıklarında Halit’i görünce dikkat kesilir. Bir süre gözlerini kısıp baktıktan sonra, jandarmaya dönerek haykırır:

-İşte bu! Bu oğlumun katili… Bu çarpmıştı oğluma!

Böyle bir iddiaya, orada bulunan Jandarma Çavuşu Kerem Bey de şaşırır. Halit’in ziyaretçi olarak konuştuğu jandarma eri de!.. Hatta kadına dönüp cevap verir:

-Ne alakası var teyze, bu bizim misafirimiz. Ziyaret için burada…

-Hayır siz ne derseniz deyin. Ben bunu tanıyorum. Buydu çocuğuma vurup kaçan!

-Teyzeciğim bir başkasıyla karıştırıyor olmayasınız?

-Hayır hayır! Hiç gözümün önünden gitmiyor ki, karıştırayım. Bakın işte, o da anladı kendisini… Bakın rengi nasıl değişti. Tutuklayın bunu ne olur! Bakın kendi ayağıyla gelmiş tutuklayın!

Halit’in rengi gerçekten sapsarı kesilmiştir. Düşünebiliyor musunuz karakoldaki durumu? Şimdi jandarma çavuşu ve jandarma ne yapsın? Kendilerini ziyarete gelmiş, misafir konumundaki birine, bir anda nasıl suçlu muamelesi yapacaklardı?

Ama öte yanda aylardır eviyle karakol arasında mekik dokuyan bir anne var. Evladını daha çiçeği burnunda çocuk iken kara toprağa vermiş, bağrı yanık bir anne. Ve üstelik kendinden o kadar emin konuşuyor ki, hayret edilir. Öyle ya, aylardan beri geldiğinde şimdiye kadar niçin kimseyi suçlamamış da şimdi tutup birdenbire Halit’i göstererek, “İşte buydu o” diye feryat edivermiş?

Bu sebeple jandarma da arada kalmıştır. Zaten Halit’in yüz ifadeleri yüz seksen derece değişmiştir. Çünkü o da anlamıştır aylar öncesi yaşadığı o kazanın, şu an bir tesadüf sonucu da olsa kendisini ele verdiğini…

Oğlanın paniklemesi, kadının kararlı tutumu karşısında, işin seyri değişir. Halit’i misafir eden jandarma, şimdi suçlu zanlısı muamelesi yapmak zorunda kalmıştır.

Hiç beklemediği bir anda, kendini kapana kısılmış gibi hisseden Halit, ister istemez aylardan beri sakladığı gerçeği, yalanla örtbas etmeye çalışır:

-Benim öyle bir kaza ile alakam yok… Ne zaman olmuş bu kaza?

Anne: “Yalan söylüyor” derken, jandarma da, kazanın gününü ve tarihini söyler… DEVAMI YARIN