“İsteme Hoca yanarsın!”

“İsteme Hoca yanarsın!”



“Hoca şaşkın vaziyette geri dönüp meczuba bakar… Göz göze gelirler…”

 

Yalova’da cami imam hatibi olarak görev yapan bir arkadaşımdan bizzat dinlediğim bir minik anımı sizinle paylaşayım.

Cami imam hatibi olarak görev yapan kimseler belirli bir sürede cemaatini tanır. Kimler hangi aralıklarla namaza gelip gider, içlerinden kim ne iş yapar; hatta kimin hastası vardır, kim hastadır gibi cemaatinin sosyal durumundan da haberdar olur…

Bu arkadaşın cami cemaatinden bir vatandaş ise halk arasında “meczup” diye tarif edilen, “deli midir velî midir” kimsenin ad koyamadığı kimselerden birisidir. O da beş vakit namaza gelir. Arada cemaatten ona takılanlar olur. Enteresan sözleri duyulur ama sonuçta meczuptur işte…

Yine bir gün cemaat namaza gelir. Namaz eda edilir. Dua yapılır, eller yüze sürülür ve cemaat birer ikişer camiden ayrılır… Biliyorsunuz cami imam hatibi olan kimseler genelde cemaatin çıkmasını bekler ve sonra kendisi de kalkar…

O gün de cemaat ayrılıp imam efendi de cübbesini sarığını çıkarmak için imam odasına giderken o meczubu görür… Caminin arka kenarında sessiz kendi hâlinde el açmış dua etmektedir… Meczup işte… Kim bilir ne dua ediyordur, neler söylüyordur…

İmam, onun o hâline bakarak empati yapıp iç geçirir… Geçip gider birkaç adım… Meczup geride kalmıştır… Der ki içinden: “Kimin ne olduğunu cenab-ı Allah bilir…”

O an hatırından şöyle bir duygu geçer: “Rabbim şu an el açıp sana yalvaran bu meczup kulun ne istiyorsa bana da nasip eyle!”

Daha aklından böyle geçirir geçirmez, ardından meczubun sesini işitir:

-Hoca!

Hoca şaşkın vaziyette geri dönüp meczuba bakar… Göz göze gelirler… Der ki meczup:

“İsteme yanarsın Hoca! İsteme yanarsın!”

Ne diyeceğini bilemez… Şoke olur… Hiç cevap veremeden camiden çıkar…

Hani Yunus Emre hazretlerinin menkıbesi vardır. Yolda karşılaştığı iki derviş, dua ederler ve gökten sofra iner. Sonra sıra Yunus’a gelince derler ki: “Sen de dua et de sofra gelsin” Yunus el açar, “Allah’ım bunlar kimin hatırına istiyorsa onun hatırına Rabbim” der. Gökten iki sofra gelir.

Şaşırırlar. “Sen ne dua ettin?” derler. Yunus der ki: “Siz kimin hatırına istiyorsanız onun hatırına” dedim. Derler ki: “Biz bu yörede bir Yunus Emre yaşıyormuş, onun hatırına dua ederiz.”

Allah herkesin kalbini en iyi bilendir…

             Veysel Nebi Turaboğlu-İstanbul

Comments are closed.