İyi arkadaş bulmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Peygamber efendimiz, (Bu dünya âhiretin tarlasıdır) buyuruyor. Herkes her an bu tarlaya bir şeyler ekiyor. Faydalı tohum ekenler, Cennette bire ondan, bire yedi yüze kadar, hattâ daha fazla karşılığını alacaklardır. Tohumları yiyenler veya zararlı tohum ekenler ise, Cehenneme gideceklerdir.

İnsanın hem iyi huylu olabilmesinin, hem de tarlaya faydalı tohum ekebilmesinin en büyük şartı, iyi arkadaş bulmaktır. Bu zamanda, insanın imanını koruması kadar zor bir şey yoktur. İmam-ı  Rabbanî hazretleri, (İmanını korumuş olanlarla, kurtulanlarla beraber olmalı, insan ancak bu şekilde kurtulabilir) buyuruyor. O hâlde hep salih kimselerle arkadaşlık etmeliyiz. Çünkü hadis-i şerifte, (Kişinin dini arkadaşının dini gibi olur) buyuruldu. İyi arkadaşla beraber olan, kendisi bozuk olsa bile bir gün kurtulabilir. Kötü arkadaşla beraber olan ise, ne kadar iyi olursa olsun, bir gün bozulabilir. Nitekim bu şekilde çok olay görülmüştür. Hayatı çok iyi giderken ve gül gibi hanımı varken, bir kötüye rastladığı için yuvası yıkılanlar olmuştur.
Onun için Ehl-i sünnet âlimleri, (İslamiyet’in ve dinimize doğru olarak hizmet eden yerlerin dışı ateştir) buyuruyor. İhlâsla yapılan bu hizmetlerin büyümesi lazım ki, insanlar ateşte yanmaktan kurtulabilsin. İyi insanların ve onların bulunduğu hizmet yerlerinin artması lazımdır. Eğer yalnız ilim, yani İslamiyet’i bilmek kişiyi kurtarsaydı, şeytan kurtulurdu, çünkü bilgisi vardı. Bir kimse âlim de olsa, kötü bir insanla iş birliği yaparsa, ticari ortaklık kurarsa, onun yanında çalışırsa veya onu yanında çalıştırırsa, onun kötülüğü mutlaka buna da bulaşır.
Devamlı haram işleyen kimse, kötü biridir. Bununla iş yapmak yanlıştır. Böyle bir kötülük bulaşmışken, artık merhamet olmaz. Çünkü bir parmak kangren olmuşsa, kolu veya ayağı kurtarmak için, onu kesip atmak lazımdır. Aksi hâlde ona merhamet, bütün bünyeye merhametsizlik olur. Evet, düzelmesi mümkün olana düzelmesi için anlayış gösterilir. Ama hain olursa, yıkıcı ve bölücü olursa, bunu muhafaza etmek, oradaki herkesi mahvetmek demektir. Onu muhafaza eden, felakete gider.