İyi bir insan olmak için ne yapmak gerekir?

İyi bir insan olmak için, kâmil ya’nî olgun bir Müslümân olmak gerekir. Zâten Müslümân, iyi insan demektir. Allah indinde mü’min çok kıymetlidir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, inananları şöyle ta’rîf etmektedir:
“Rahmân olan Allahü teâlânın kulları, yeryüzünde gönül alçaklığı ile vakâr ve tevâzu ile yürürler. Câhiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selâmet sizin üzerinize olsun gibi] güzel söz söyler, [büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyâmda dururlar [namaz kılarlar.] Onlar, ‘yâ Rabbi, Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Cehennem azâbı devâmlıdır ve çok şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır’ derler. Bir şey verdikleri zaman, isrâf etmez, cimrilik de yapmazlar, ikisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemez, Allah’a şerîk koşmaz, Ondan başkasına yalvarmazlar. Allah’ın dokunulmasını harâm ettiği cana kıyıp haksız olarak kimseyi öldürmez, zinâ etmezler. Bunlardan birini yapanın, Kıyâmette azâbı kat kat olur, orada zelîl ve hakîr olarak ebedî bırakılır. Ancak Allah, tevbe eden ve doğru îmân eden, ibâdet ve faydalı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah, afv ve merhamet sâhibidir. Tevbe edip, amel-i sâlih işleyen, Allahü teâlâya [tevbesi makbûl ve Onun rızâsına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şâhitlik yapmaz, faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkatle dinleyip bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.]” [Furkân, 63-73]

“MÜ’MİN GEÇİM EHLİDİR”
Mü’minlerle ilgili hadîs-i şerîflerden bazıları da şöyledir:
“Müslümân, elinden ve dilinden Müslümânların [diğer bir rivâyette: insanların] emîn olduğu kimsedir.” [Buhârî]
“Komşusu, kötülüğünden emîn olmayan, mü’min olamaz.” [Buhârî]
“Halkın elindekine göz dikmemek, mü’minin alâmetlerindendir.” [Dârekutnî]
“Mü’min akıllı, basîretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızâsını gözetir. Acele etmez, ilim sâhibidir, harâmlardan kaçar.” [Deylemî]
“Mü’min geçim ehlidir. Arkadaşına râhatlık verir. Münâfık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir.” [Dârekutnî]
“Mü’min, koku satan kimse gibidir. Yanında otursan için açılır. Onunla gezsen veya ortak iş yapsan faydasını görürsün. Onun her işi faydalıdır.” [Taberânî]
“Mü’minin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.” [Deylemî]
“Mü’min arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.” [Beyhekî]
“Mü’min la’net etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayâsız olmaz.” [Hâkim]
Kime, dînin emirlerini yapmak kolay gelirse, onun sâlih bir kimse olduğu anlaşılır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Âhirete âit istediğine kolayca kavuşur, dünyâya ait olana kavuşman zorlaşırsa, bil ki sen iyi bir hâl üzerindesin. Bunun tersi olursa kötü haldesin.” [Beyhekî]

ALLAH’TAN KORKAN KİMSE
Allah’tan korkan bir Müslümânın bazı vasıfları şunlardır:
Allah’tan korkan bir kimse, O’nun emirlerini yapmaya, yasaklarından sakınmaya titizlikle çalışır. Allahü teâlânın, her ân kendisini gördüğünü ve bildiğini düşünerek hiç kötülük yapmaz. O’nun emirlerine sarılır; yasaklarından kaçar.
Kimsenin mâlına, cânına, nâmûsuna göz dikmez. Hiçbir kimseye kötülük yapmaz. Kendine kötülük yapanlara sabreder. Yaptığı kusûrlara tevbe eder. Sözünün eri olur. Her iyiliği Allah için yapar.
Çalışırken, alışveriş ederken, kimsenin hakkını yemez. Herkese iyilik eder. Şüpheli şeylerden kaçınır. Makâm sâhiplerine, zâlimlere yaltaklanmaz; ilim ve ahlâk sâhiplerine saygı gösterir.
Arkadaşlarını sever ve kendini sevdirir. Kötü kimselere nasîhat verir; onlara uymaz. Küçüklerine merhametli ve şefkatli olur. Misâfirlerine ikrâm eder. Kimseyi çekiştirmez. Keyfi peşinde koşmaz. Zararlı ve hattâ faydasız bir şey söylemez. Kimseye sert davranmaz. Cömert olur. Mâlı ve mevkii herkese iyilik etmek için ister.
Riyakârlık, ikiyüzlülük yapmaz. Kendini beğenmez. İşte, Allah’tan korkan kimseler âilelerine, milletlerine, ülkelerine faydalı olurlar.