İyi bir insanın vasıflarıyla ilgili bazı âyet-i kerîmeler

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Kendin için sevdiğini [arzû ettiğini, istediğini], başkaları için de sev, iste ki [kâmil] Müslümân olasın.”  
Makâlemizin hemen başında ifâde edelim ki, İslâm âlimlerinin kitaplarında, “İyi bir insan” olmak için evvelâ “kâmil [yanî olgun] bir Müslümân” olmak gerekir diye yazılıdır. Zâten Müslümân kimse, iyi insan demektir. “Müslümân”a “mü’min” de denir. Kur’ân-ı kerîmde “el-Mü’min” ve “el-Mü’minûn” isimlerini taşıyan iki sûre-i celîle de vardır.
İslâm dîninin gâyesinin, beş şeyi (yanî dîni, aklı, nesli, bedeni ve malı) korumak olduğu bildirilmiştir. Bütün Peygamberler, ümmetlerine bildirdikleri emir ve yasaklarda, dâimâ bu beş şeyi gözetmişlerdir. Tabîî ki bu Peygamberler, bu emir ve yasakları, kendiliklerinden değil, Allahü teâlâ nâmına, O’nun emriyle bildirmişlerdir. Bu beş esâsın gâyesi de, îmânı muhâfaza ederek Müslümân olarak ölmektir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: “Ancak Müslümânlar olarak can veriniz!” [Âl-i İmrân, 102]
Burada şunu da belirtelim ki, bir Müslümân, herkes için hayır ister. Peygamber Efendimiz, bu konuda buyurmuştur ki: “Kendin için sevdiğini [arzû ettiğini, istediğini], başkaları için de sev, iste ki [kâmil] Müslümân olasın.” [Harâitî]  
Müslümânların, mü’minlerin bütün vasıfları, Kur’ân-ı kerîmde de, Peygamber Efendimiz tarafından da mufassalan zikredilmiştir, bütün detaylarıyla anlatılmıştır. Biz bugün, bazı âyet-i kerîmelere temâs edelim, yarın da inşâallah bazı hadîs-i şerîfleri ve bazı İslâm büyüklerinin bir kısım sözlerini zikredelim.
Mü’minler, Allah indinde çok kıymetlidirler. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde [Furkân, 63-73; Enfâl, 2-3; Mü’minûn 1-8; Ra’d, 20-22; Şûrâ, 37-38; Ankebût, 7; Zümer, 35; Fetih, 29; Hucurât, 10] mü’minleri, inananları mufassalan tarîf buyurmaktadır. Mekânımız müsâid olmadığından meâllere yer veremiyoruz.
Malûmdur ki, Allahü teâlâ, bütün kullarının, verdiği ni’metlere şükretmelerini, îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, sevişmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir. İnanan insanların da kardeş olduklarını ilân etmiştir.
Bildiğimiz gibi, eğitimde işin esâsı, hem kendisine faydalı, hem de âilesine, milletine, memleketine, vatanına ve devletine, tüm Müslümânlara, hattâ bütün insanlığa faydalı birer unsur meydâna getirmektir. İşte bu güzel ülkenin bütün müesseselerinin ve vatandaşlarının ana hedefi de bu olmalıdır. Bu da, iyi bir eğitim ile mümkün olabilir. [İnşâallah yarın da konumuza devâm edelim.]