Kâbe’nin etrâfında esen rüzgâr!..

Kâbe’nin etrâfında esen rüzgâr!..



“Ey Âdem, haccın kabul oldu. Biz ki melekleriz, senden iki bin yıl önce, biz bu hâneyi ziyâret ederdik.”

 

Abdülkerîm Taberî hazretleri Kırâat, tefsîr, nahiv, hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. İran’da, Taberistan’da doğdu. Mekke’de yerleşti ve orada 478 (m. 1085) yılında vefât etti. Kâ’be-i muazzamanın ilk defa bina edilmesi hakkında şöyle yazıyor: “Allahü teâlâ, Kâ’benin yerini, yeryüzünden ikibin yıl önce yarattı. Sonra onun altına yeryüzünü yaydı. Âdem (aleyhisselam), Cennetten dünyâya indirilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini işitemez olmuştu. Bu hâlinden üzülerek Allahü teâlâya yakardı. Allahü teâlâ, Cennet yakutlarından eve benzer bir yakut gönderdi. Bunda, yeşil zümrüdden iki kapı vardı. Birisi doğu, birisi batı tarafında idi. İçinde Cennet kandilleri vardı. Bu, bugün Kâbe’nin bulunduğu yere indirildi. Allahü teâlâ: (Ey Âdem, senin için bir hâne gönderdim. Arş’ın etrâfını tavaf ettiğin gibi, bunun etrâfını tavaf eyle. Arş’ın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrâfında namaz kıl!) buyurdu. Böylece Âdem (aleyhisselam) Hindistan’dan Mekke’ye doğru yola çıktı. Bir melek, onu Kâbe’ye götürmek için rehberlik etti. Nihâyet Mekke’ye geldi ve bu hâneyi ziyâret eyledi. Hac ziyâretini yerine getirdi. Bitirince, melekler yanına gelip 

-Ey Âdem, haccın kabul oldu. Biz ki melekleriz, senden iki bin yıl önce, biz bu hâneyi ziyâret ederdik, dediler.

Nûh aleyhisselâmın tûfânı olacağı zaman, Allahü teâlâ meleklere emredip, onu dördüncü kat göğe götürdüler. Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâma, Hacer-ül-esvedi Ebû Kubeys dağında saklamasını ve tufandan sâlim kalmasını emretti. Böylece Kâbe’nin yeri Nûh’tan (aleyhisselam) İbrâhim (aleyhisselam) zamanına kadar boş durdu. Allahü teâlâ İbrâhim’e (aleyhisselam) Hac sûresi 26. âyet-i kerîmesinde Kâbe’yi bina etmeyi emiredip (Ey İbrâhim, benim için bir ev yap, içinde bana ibâdet ve zikretsinler) buyurdu. İbrâhim (aleyhisselam) nereye binâ edeceğini bilmiyordu. Allahü teâlâdan nereye bina edeceğini bildirmesini diledi. Allahü teâlâ, Hucûc isminde bir rüzgâr çıkardı. Rüzgâr, Kâbe’nin etrâfına geldi ve Nûh tufanından önceki hududunu işâret eyledi. Ama müfessirlerin şahı Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhümâ) diyor ki: 

-Allahü teâlâ, Kâbe ölçüsünde bir bulut gönderdi. Bulut gider, İbrâhim aleyhisselâm da, onun gölgesinde giderdi. Mekke’ye kadar geldi. Kâbe binasının olduğu yerde durdu ve ‘Ey İbrâhim, benim ölçümde bina yap. Büyük veya küçük olmasın’ dedi. İbrâhim aleyhisselâm da o büyüklükte bir bina yaptı.”

Comments are closed.