Kıraat Âlimi Ebû Abdillâh Sanhâcî

Ebû Abdillâh Sanhâcî hazretleri kıraat âlimidir. 672’de (1273) Fas’ta doğdu. Burada ilk tahsilinden sonra Kahire’de meşhur âlimlerden kıraat ilmi öğrendi. Fas’a dönerek Fes şehrinde Karaviyyîn Camiinde ders verdi. 723te (m. 1323) Fes’te vefat etti.
Bu mübarek zat, bir dersinde şunları anlattı:
Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiği bir hadîs-i kudsîde Allahü teâlâ şöyle buyurdu: “La ilahe illallah, benim kalemdir. Kim benim kaleme girerse, azâbımdan emîn olur.”
“La ilahe illallah” sözü, en büyük kaledir. Allahü teâlânın birliğini bildiren yüce bir sözdür. Kim onu kendisine kale edinirse, ebedî saadeti ve nimetleri elde eder. Kim de bu mübârek kelimeyi kendisine kale edinmezse, ebedî azâba düçâr olur. Bu kelime, kalb dâiresini kuşatan bir kale olmazsa, bu kelimenin ruhu ve manası kalbe tam sinmezse, kalbe hâkim olup nefsin, hevânın ve şeytanın buraya girmesine mâni olan bir muhafız olmazsa, insan bu kalenin dışında kalır. Bu kelimeden nasîbin dil ile olmasın. Bu kelimeden nasîbin, onun ruhu ve manası olsun. Bu kelimeyi rûhuna sindir. Çünkü Resûlullah efendimiz ve diğer peygamberler böyle yapmıştır.
Kelime-i tevhîdden nasîbin böyle olursa, dünya ve âhıretin sermâyesini, iki dünyanın saadetini kazanmış, Allahü teâlânın velî kullarının zümresine katılmış olursun. Eğer bu sözden nasîbin dil ile söylemekten ibâret kalırsa, bu, münâfıkların başı Abdullah bin Übey ve diğer binlerce kalbinden îmân etmeyen münâfıkların nasîbidir. Eğer Kelime-i tevhîdden nasîbin böyle olursa, dünya ve âhırette hüsrana uğrarsın. Bu ise apaçık bir zarardır. Böyle olunca, düşman zümresine katılırsın. Münâfıklar Cehennemin en alt derekesindedirler.
La ilahe illallah sağlam bir kaledir. Fakat onun üzerine tekzîb mancınığı diktiler, tahrip taşları ile taşladılar, muhalefet ve nifak çekiçleri ile onun yıkılmasına yardımcı oldular. Sonra insanların kalblerine düşman girdi. İnsanlar, Lâ ilahe illallah kelimesinin manasından uzaklaştılar. Onlarda sâdece dilin Kelime-i tevhîdi söylemesi kaldı. Böyle insanlar, sadece kaleyi söylemiş oldular. Nasıl ki ateşin ismini söylemek, insanı yakmadığı, suyun ismi insanı boğmadığı, ekmeğin ismi insanı doyurmadığı, kılıcın ismi insanı kesmediği gibi, kalenin ismi de insanı düşmandan korumaz.

Comments are closed.